28 Şubat 2014 Cuma

Rize Mantarcılık - MantaRize

Rize Mantarcılık (MantaRize)

Rize’nin İlk ve Tek İstiridye ve Şapkalı Kültür Mantarı Üreticisi.


3 Senedir şapkalı kültür mantarcı sektöründe üretim yapan mantarize firmasının günlük kültür mantarı üretim kapasitesi 300 kg’dır.


Karadeniz bölgesi kültür mantarcılığı sektöründe rize’nin ilk firması olan mantarize firması halen kapasite arttırma çalışmaları yapmaktadır.


Rizede kültür mantarı üreticiliği konusunda yeni girişimcilere destekler ve danışmanlık hizmetleride veren şirketin iletişim bilgileri ve yetkili detayları aşağıdaki gibidir.


Yetkili : Erdoğan ASLAN Telefon : (532) 2252083


Adres : Hamidiye Mah. No:29/d (Yıldızkent Altı) Merkez / Rize



Rize Mantarcılık - MantaRize

Samsun vezirköprüde yıllık mantar üretimi 170 tona yükseldi

Mantar üretimi yıllık 170 tona yükseldi

Samsun’un Vezirköprü ilçesinde devlet desteğiyle Karadeniz’in en büyük mantar üretim istasyonlarından biri kurulurken, yıllık 170 ton üretim kapasitesi sağlandı.


Vezirköprü İlçe Tarım Müdürlüğü ve İl Tarım Müdürlüğü’nün destekleri ile 2008 yılında kültür mantarını sektör olabilmesi için üretici birliği kurma çalışmaları başlatıldı. Yapılan toplantılar, köy gezileri sonucu 16 üreticinin faaliyete başlaması ile Karadeniz’de ilk Kültür Mantarı Üreticiler Birliği Vezirköprü’de kuruldu. Üretici birliğinin kurulması ile ilçede üretim çok ciddi bir atak yaptı. Bir ay içinde ilçenin mantar üretimi 10 tonu geçti. Desteklemeyle Karadeniz Bölgesi’nin en yoğun üretim merkezi olarak Vezirköprü dikkat çekmeye başladı.


2008-2009 ve 2010 döneminde İlçe Tarım Müdürlüğü 40′a yakın kültür mantarı projesine imza attı. 16 çiftçinin projelerine sosyal yardımlaşmaya verilerek sağlanmaya çalışıldı. Kendi kaynaklarını kullanarak işletmelerin sayısı 20′ye yükseldi. İşletmeler toplam bin 700 metrekare alan da hizmet verirken, yılda 4 ürün hasadı alınabilen üretimlerde mevsimsel ürün yapıldığında üretim kapasitesi 170 tona çıktı.


İlçede mantar üretimi konusunda araştırma yapan Tarım Müdürlüğü’nde görevli Ziraat Mühendisi Nurettin Memiş, kompost ve örtü toprağı (torf) materyallerinin bölge dışından Çorum, Kocaeli, Bolu, Denizli, Malatya gibi uzak mesafedeki merkezlerden karşılandığını, Buda üretimin maliyetini artırarak, üretim organizasyonunu zorlaştırdığını söyledi. Küçük üreticinin üretim odası, üretim girdilerini sağlayacak kaynak bulamadığını belirten Memiş, bu nedenle üretimin gelişmesini hem de eksik şartlarda ilkel düşük verimli üretim yapılmasına neden olduğunu kaydetti. Mantar üretiminin esasının iklimlendirme olduğunu, bununda düzenli kural uygulamayı gerektirdiği için bölge üreticisinin geleneksel alışkanlıklarına uymadığını belirten Memiş, “Bölge üreticisini küçük çapta üretim yapma zorunluluğu üretim ve pazarlamanın toplu yapılmasını gerekli kılarken yine bireyci, günü birlik anlayışlardaki alışkanlıklar üretim ve pazar planlamasını aksatıyor. Mantarın tüketim talebi hızla artarken bu talebi karşılaya bilecek üretim artışı sağlanamıyor ve yatırım gücü oluşturulmadan talebi karşılanması olanaklıda görünmüyor” dedi.



Samsun vezirköprüde yıllık mantar üretimi 170 tona yükseldi

Seren mantar Samsun

Seren mantar Samsun


Samsunda istiridye -kayın mantarı sektöründe üretim yapmaktadır.


Günlük üretim kapasiteleri 100 kg. Firma kütüklerde üretim yapmaktadır.

Samsun kültür mantarı sektöründe organik istiridye mantarı üretimi gerçekleştirmektedirler.

Kayın ve gürgen ağaçları kütüklerinden istifade ederek mantar üretimi gerçekleştiren seren mantar samsun ve bölgesinde mantar dağıtımıda gerçekleştirmektedir.


Henüz bir web sitesi olmayan firmanın iletişim bilgileri ;


SEREN MANTAR 0531 325 47 36 SAMSUN -ATAKUM Kurupelit da Kayın Mantarı


Seren mantar Samsun

Bidoğa Kültür mantarı Samsun

Bidoğa Kültür mantarı Samsun


Samsun da En Büyük Kültür Mantarı Üreticisi…


Beyaz şapkalı mantar ( agaricus) üretimi yapmaktadır.


Bidoğa Kültür mantar,hassas bir üretim gerektiren mantarı, büyük mücadeleler ile sürekli gelişerek üretmiş, üstün dinamizmi ile bugün Samsun ve çevre illerin en büyük kültür mantarı ve kompost temini sağlar haline gelmiştir.


Bidoğa Kültür mantarı, Samsun un Çarşamba ilçesinde üretim tesislerinde yıllık taze mantar üretim kapasitesine sahiptir.


Bidoğa Kültür mantarı, pazarını ve kapasitesini istikrarlı bir biçimde sürekli geliştirirken, ürettiği taze mantarın lezzetini daha fazla yaşatabilmek ve ticari kuruluşların da ihtiyacını karşılamaktadır.


Ayrıca Danışmanlık hizmetleride vermektedir..







Bidoğa Kültür Mantarı , misel üretimini gerçekleştirdiği kültür mantarı için, mantar yetiştiriciliği yapanlar veya bu konuda yatırım yapmak isteyenlerle işbirliği içinde çalışarak fizibilite raporu hazırlanması aşamasından başlayarak, tesis kurulum, danışmanlık, kompost ve misel temini; üretim aşamalarında denetim, yönlendirme/bilgilendirme hizmetleri vermektedir. (Kültür Mantarı yetiştiriciliği için gerektiğinde ısıtma/soğutma/havalandırma yapılabilecek kapalı mekanlar tercih edilir. Bu amaçla özel olarak tesisler hazırlanabileceği gibi, daha düşük maliyetlerle “bodrum”, “depo” gibi yerlerde de ranza ve iklimlendirme sistemleri oluşturarak üretim yapmak mümkündür.)


iş başlangıcında imzalanacak sözleşme kapsamında yürütülecek bu faaliyetler fizibilite çalışmaları ve danışmanlık hizmetleri ile sınırlı olabileceği gibi, talep edildiği takdirde anahtar teslimi üretim tesislerinin planlanması ve kurulumu hizmetini de içermektedir.


Daha detaylı bilgi ve görüşme için bize ulaşın







Bidoğa mantar iletişim bilgileri ;


Adres: Yeni samsun cad yolu : no : 170/ A

Çarşamba/Samsun


Yetkili: Nuri TEMİZ


Cep : 0543 369 10 44

tel     0362 832 20 20



Bidoğa Kültür mantarı Samsun

Akva Mantar - Karadeniz Mantar

Akva Mantar – Karadeniz Mantar


Karadenizin nadide şehirlerinden trabzonda istiridye mantarı sektöründe üretici bir firma.


Günlük üretim kapasiteleri 200 kg.


Tüm trabzon ve karadenize gönderim yapmaktalar.


Sipariş ve bilgi için ulaşılabilecek telefon numaraları ;




Akva mantar iletişim ; 0532 782 38 57
-05323080548 – 05543649464 – 05069393111 – 05422101108



Akva Mantar - Karadeniz Mantar

Auricularia Mantarı - Orman Kulağı Mantarı

www.mantaruretimi.com


Auricularia Mantarı – Orman Kulağı Mantarı uzakdoğuda yüzyıllardır bilinen ve tüketilen mantar türlerinden biridir.


Auricularia Mantarı (Auricularia Polytricha) Çin’de en meşhur mantar türleri arasındadır.


Auricularia spp. kültürüne ait ilk çalışmalar M.Ö. 200-300 yıllarında Çin’de başlamıştır, .ı dönemde mantarların yağmurlu mevsimlerde devrik ağaçların üzerinde ortaya çıktığı ve yılın 6 ı gelişmesini sürdürdüğü belirtilmektedir. Kütüklere açılan kertiklere mantar dokusunun eleştirilmesi biçimindeki üretim sistemi M.S. 1000 yılında yine Çin’de uygulanmıştır (10).


Auricularia Farklı polisakkaritler üretir ve bağışıklık sistemini uyarıcıdırlar. antitumor, hypolipidemic, antiviral, antibacterial, kolesterol düşürücü, antiparaziter ve kardiyovasküler sisteme yararlı olduğu kabul edilir. idrar yolları hastalıkları, dizanteri içinde kullanılır.


Geleneksel Çin tıbbında Auricularicı spp.’nin düzenli olarak tüketilmesi halinde kansızlık, sindirim sistemi, boğaz ve barsak hastalıklarına iyi gelmektedir, Hemoroid tedavisinde, Ödem ve boğaz ağrısı, doğum sonrası güçsüzlük, kramp, uyuşma, dizanteri, basur, enterit, ağır adet kanaması için kullanılmıştır. Bu nedenle Çin de hayat iksiri olarak satılmaktadır.


Neden Auricularia Mantarı Tüketilmelidir?


• Hipoglisemik: %3 luk polysakkarit ekstresinin kan glukozunu düşürdüğü, glukoz toleransını arttırdığı,açlık ve tokluk kan şekerini ,insulini düsürdüğü gösterilmistir.


• Hipokolestrolemik:auricularia üzerinde yapılan çalışmalarda HDL kolesterol konsantrasyonunu etkilemeden total ve LDL kolesterolu düşürücü etkilerinin varlığı tesbit edilmiştir


• Antikoagülan Aktivitesi: bünyesinde bulunan asidik polisakkaritlerin anti koagulan etkinlik göstermektedir.ayrıca makalede polisakkarit yapılarının koagulasyon ,trombosit agregasyonu ve belki tromboz üzerine azaltıcı etkilerinden söz edilmektedir.baska bir çalısmada ise trombsitlerin bağlanmasını durdurduğu rapor edilmistir.


• Antioksidan Aktivite / hipokolestrolemik: Bir çok çalışmada, total ve LDL kolesterol ve trigliserid düzeyleri düşürücü gösterdiği ve toplam antioksidan kapasitesini artırdığı teşbit edilmiştir.


• Antioksidan Poliskarin: calışmalar auricularya polisakkaritinin antioxidan etki gösteridiğini ve gıdalarda da antioksidan olarak kullanılabileceğini gösteriyor.


• Anti-Tümör Aktivitesi: çalışmalarda auricularyadan anti tümür aktivite gösteren iki (1 ,3)-beta-D-glukan izole edilmistir.


Auricularia spp. yetiştiriciliği Çin, Tayvan, Güney Kore, Japonya, Tayland ve Hindistan bi Güneydoğu Asya ülkelerinde uzun yıllar önemli bir tarım kolu olarak yer almış, son yıllarda besin değeri ve tıbbi özellikleri açısından önemi anlaşıldıktan sonra, üretimi hızla Avrupa veAmerika’da yaygınlaşmıştır.


Auricularia Mantarı – Orman Kulağı Mantarı ülkemizde henüz çok çok az üretilmektedir. Labaratuvar ortamlarında üretim çalışmaları tamamlansada henüz bir pazar payı olmadığı için üreticilerin pek dikkatini çekmemektedir.


Diğer konularımızda yüzlerce mantar çeşitleriyle ilgili bilgiler bulabilirsiniz..



Auricularia Mantarı - Orman Kulağı Mantarı

Japon mantarı - Mantarların kralı

Shiitake Mantarı (Lentinus Edodes) yenilebilir mantarlar arasında, Çin’de en meşhur, dünyada üretim ve tüketimi 2. sıradaki mantardır. 900 yıldır Çin’de kültürü yapılmaktadır. Tadı, besin ve tıbbi değeri çok yüksektir.


Lentinus edodes (shiitake) dünyada kültürü yapılan mantar üretiminin %10’unu oluşturmaktadır. Bugün Çin başta olmak üzere Japonya, Hindistan, Vietnam, Orta Doğu, Asya, Avrupa ve Amerika’da üretimi hızla yaygınlaşan L. edodes mantar taze ve kurutularak tüketilmektedir


Proteinler, vitaminler ve mineral maddeler bakımından oldukça zengin olması yanında bünyesinde bulunan Lentinan maddesinin Sarcoma-180 tipi kanser tedavisinde olumlu sonuç vermiş olması nedeniyle tıp alanında kullanılmaktadır. Bu nedenle dünyada L. edodes e olan talep gün geçtikçe artmaktadır.


Bu mantarın tedavi edici özelliği nedeniyle Uzak Doğu ülkelerinde tıp alanında yüzyıllardır geniş ölçüde kullanıldığı bildirilmiştir. Günümüzde L. edodes anti tümör aktivitesinden dolay kanser tedavisinde kullanılmak üzere birçok araştırma programında yer almaktadır


Lentinus edodes insan beslenmesi için gerekli bütün temel amino asitleri içerir. Ayrıca P, Fe ve Ca bakımından zengin içeriği ile kemik ve diş gelişiminde önemli rol oynamaktadır. içerdiği B 1, B 2 ve B 12 vitaminleri gelişmeyi düzenler, C vitamini ise skorbit tedavisinde ve önlenmesinde etkilidir. Az miktarda A ve E vitamini de içeren mantarın bünyesinde yüksek düzeyde bulunan ergosterol (provitamin D 2) güne te D vitaminine dönüşerek kemik ve kas gelişmesinde önemli bir rol oynar. İçinde bulunan “niasin” maddesi en fazla bu bitkide bulunur. Bugun niasin enerji vermesi için enerji içeceklerinin ana maddesidir…


Bilimsel olarak yapılan çok sayıda araştırmada shiitakenin kan dolaşımını düzenlemesi, beyin kanamalarının, damar sertliğinin, böbrek yetmezliğinin, yüksek tansiyonun önlenmesinde etkili olduğu, antibakteriyal, antiviral özelliklerinin yanında ayrıca romatizma, soğuk algınlığı, mide ve baş ağrısını, hepatit (B) hastalığını tedavi ettiği, halsizliği ortadan kaldırarak uykusuzluğu giderdiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kolestrolü dengelediği bildirilmektedir


Shiitake Japonya ve Çin dahil olmak üzere bütün Asya’da en popüler yenilebilir mantar türüdür.


“Lentinan” maddesi shitake den elde edilir . Shiitake Japonya’da 1985 te FDA tarafından üretilen anti kanser ilaçlarda kullanılan mantarlardan başında gelmektedir. Bu güçlü bir bağışıklık sistemi sağlama ve son çalışmalarda kanser ve viral enfeksiyonlarda kullanılıyor. Bu mantar bir çok değişik  bileşenler bulundurmaktadır.


Shiitake’nin tıbbi önemi polisakkaritlerden kaynaklanır. Lentinan bu polisakkaritlerden biridir. Bu maddeler immün stimülan etkisiyle bağışıklık sisteminin tümör hücrelerini yok etmesini sağlayan makrofaj adlı hücrelerin aktivitelerini artırırlar.


Japonya’da yapılan bir çalışmada, shiitake mantarından elde edilen, lentinan ve KS-2 maddelerinin anti-kanser etkisi olduğu saptanmıştır. KS-2′nin farelerdeki tümörleri durdurduğu, lentinan’ın ise katı tip tümörleri küçülttüğü görülmüştür.


Shiitake-mantarıNeden Shiitake Mantarı Tüketilmelidir?


•Lentinanın mide kanseri için kullanımı 1980’li yıllarda onaylanmıştır.


•2002′de yapılan ve Journal of Alternative and Complementary Medicine’de yayınlanan bir çalışma sonucuna göre shiitake daki lentinan bağrısak kanserine karşı etkinlik göstermektedir.


•Lentinan vücudun virüslere karşı mücadele etmesini sağlayan interferon üretimini uyarır. Buda bağışıklık sistemimizi güçlendirmektedir.


•Shiitake’nin içerdiği bazı maddeler, (HIV) ve (AIDS) gibi virütik hastalıkların tedavisi için umut verdiğinden dolayı bununla ilgili ciddi araştırmalar yapılmaktadır.


•Araştırmacılar shiitake fermantasyonundan elde edilen arabinoxylane maddesinin HIV virüsünü vaşlatıcı etkide olduğunu, bu mantarın ‘misel’inin ürettiği bir maddenin anti-viral özelliği olduğunu ifade ediyorlar.


•Shiitake mantarında bulunan Eritadenine adlı maddenin, kandaki kolesterol düzeyini % 25 ila %45 oranında düşürücü etkisinin olduğu tespit edilmiştir.


•Shiitake ayrıca kan sulandırıcı ve kan basıncını düşürücü etkilere sahiptir.


•Özellikle çocukların gelişiminde katkıları azımsanmayacak derecededir.


 



Japon mantarı - Mantarların kralı

TÜBİTAK Desteğiyle Hericium Erinaceus Mantarı Üretildi

Denizli’de mantar üretimi yapan Argoma Mantar Şirketi tarafından, Alzheimer tedavisinde etkili olduğu ileri sürülen Hericium Erinaceus mantarı üretildi.


Denizli’de 2000 yılından buyana tıbbi mantar türlerinin üretimi ve araştırılması alanından çalışma yapan Argoma Mantar Şirketi birçok hastalığın tedavisinde etkili olduğunu düşündükleri Hericium mantarını üretti. Şirket sahibi Ziraat Yüksek Mühendisi Mehmet Atmaca, TÜBTİAK’tan aldıkları desteğin çalışmalarına büyük katkısı olduğunu söyledi.


Aslan yelesi olarak da bilinen Hericium türü mantarların insan sağlığı açısından oldukça önemli olduğunu belirten Atmaca, projenin şapkalı mantar türünde ıslah materyalinin oluşturulması ve bu materyallerin kullanılarak yeni hibrid bireylerin elde edilmesi temeline dayandığını söyledi.


Proje kapsamında çalışılan Hericium türü için doğal ortamından toplanan mantarlar üzerinde teşhisler yaptıklarını ifade eden Atmaca, “Doğal ortamlarından toplanan örnekleri çimlendirilerek tek spor izolatlarından oluşan bir misel koleksiyonunu tesis ettik. Bu koleksiyon içindeki bireylerin kendi aralarında çaprazlanarak yeni hibrid bireylerin elde edilmesi, bu hibrid bireylerden hazırlanan spawn materyalinin yetiştirme ortamlarına ekilmesi ve her hibridin agronomik özellikleri açığa çıkarılmasını hedefledik. Ticari anlamda verimli olduğu tespit edilen hibridleri oluşturan tek spordan elde edilmiş misellerin anaç olarak saklanması, hibridlerin ve onları oluşturan anaç misellerin DNA parmak izi yöntemiyle moleküler profillerinin açığa çıkarılmasını planladık. Projenin son aşamasında yeni bir ürün olarak Hericium türü mantarlar ürettik” dedi.


Atmaca, “Hericium erinaceus’un tıbbi açıdan da çok önemli”


TÜBİTAK TEYDEB tarafından “Biyoteknolojik Yöntemler Kulanılarak Hericium Türlerine Ait Farklı Spawn Çeşitlerinin Üretimi ve Sertifikasyonu” adlı projeyle yaklaşık 100 bin TL destek aldıklarına değinen Atmaca, Hericium mantarların sağlık açısından önemine vurgu yaparak, “Bu mantar sinir hücrelerinin yeniden oluşmasını sağlıyor. Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılıyor. Bir ay boyunca tüketen hastalarda kavrama yeteneğinin geliştiği gözlendi. Hericium Erinaceus sindirim kanalında meydana gelen ülser, iltihap ve tümörler üzerinde tedavi edici rol oynadığı çeşitli büimsel çalışmalarla ispatlandı. Kanserden kurtulup bu mantarı yiyen hastaların hayat sürelerinin beklenenden fazla olduğu belirtiliyor” diye konuştu.


Atmaca, Çin, Hindistan, Japonya ve ABD’de üretimi ve tüketimi yaygın olan tıbbi mantarların Türkiye’de ve Avrupa’da son yıllarda tanınmaya başladığını belirterek, “En çok talep Pleurotus Eryngii ve Reishi isimli mantarlara geliyor. Pleurotus Eryngii mantarı cinsel gücü arttırıyor. ‘Ölümsüzlük mantarı’ da denilen Reishi mantarı yaşlanmayı geciktiriyor, hücreleri yenilediği için kanser tedavisinde kullanılıyor. Çok güçlü doğal antibiyotik. Bağışıklığı güçlendirir, hücreleri yeniler” diye konuştu.



TÜBİTAK Desteğiyle Hericium Erinaceus Mantarı Üretildi

27 Şubat 2014 Perşembe

Türkiyede mantar sektörüne sağlanan AB destekleri

http://www.mantaruretimi.com/mantar/turkiyede-mantar-sektorune-saglanan-ab-destekleri.html
Daha detaylı bilgileri web sitemizden inceleyebilirsiniz.
www.mantaruretimi.com

TÜRKİYE’DE MANTAR SEKTÖRÜNE SAĞLANAN AB DESTEĞİ

Türkiye’deki tarım ve kırsal kalkınma konulu projelerin AB tarafından finansmanı IPARD eliyle olmaktadır. IPARD (The Rural Development component of the Instrument of Pre-accession Assistance), katılım öncesi kırsal kalkınma mali yardım programıdır. IPARD tarafından sağlanan olanaklarla Türkiye’de, Şubat 2008’de Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan ve Türkiye’de AB fonuna ihtiyaç duyan öncelikli sektör ve illeri belirleyen bir program oluşturulmuştur.

AB tarafından sağlanan fonları kullanmadan önce Türkiye, uygulama yapı ve sistemlerini oluşturmak ve onaylatmak zorundadır. Bu, Türkiye’nin 2010 yılı ortalarında tamamlanması beklenen bir süreçtir. Programın uygulanmasına muhtemelen 2011 yılında başlanacaktır.

IPARD programı, “Üretici grupların oluşturulmasına destek” tedbiri yoluyla mantar üretimini desteklemektedir. Bu tedbir kapsamında, finansal yardım, mantarlar da dahil olmak üzere belli bazı tarım ürünü üreten grupların oluşturulmasını ve idari çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu konu ile ilgili çalışmalar ülkemizde Tarım ve Köy işleri Bakanlığı eliyle yürütülmektedir.

Detaylı bilgi için bu mail adresine mail atılabilir. (AGRI-INFO@ec.europa.eu)

AB ve avrupada mantarcılık, üretim ve ihracat-ithalat yazılarımızıda okumanızı tavsiye ederiz.


Türkiyede mantar sektörüne sağlanan AB destekleri

AB yönetmeliği ve ülkemizdeki mantar üretim ve ihracat düzenlemesi

AB YÖNETMELiĞi 982/2002 GÖRE ÜLKEMiZDEKi  MANTAR ÜRETİMİ VE İHRACATI DÜZENLEMESİ 

Avrupa Birliği’nin 982/2002 No’lu yönetmeliği, piyasada tüketime konu olan mantar türlerinin kalite standartları ile ilgilidir. Bu yönetmelikle uyum çerçevesinde, ülkemizde 05.06.2004 tarih ve 25483 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5179 sayılı “ Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun” ile gıda güvenliğinin temini, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama, pazarlama ve halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle halk sağlığını korumak üzere gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile gıda işlemeye yardımcı maddeler ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin güvenliğine ilişkin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddeleri üreten ve satan işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının belirlenmesi, gıda maddeleri ile ilgili hizmetler ile denetimine ilişkin yetki ve sorumluluk Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndadır.

Ayrıca bu Kanun, gıda güvenliğinin teminine, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin hijyenik ve uygun kalitede üretimine, tasnifine, işlenmesine, katkı ve gıda işlemeye yardımcı maddelere, ambalajlama, etiketleme, depolama, nakil, satış ve denetim usulleri ile yetki, görev ve sorumlulukları ile risk analizine, ihtiyati tedbirlere, gıda ile tüketici haklarının korunmasına, izlenebilirlik ve bildirimlere dair hususları kapsamaktadır.

Bu kapsamda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ülkemizde üretilen ve ithal edilen her türlü gıda maddesinin kontrol ve denetimlerini ülkemiz gıda mevzuatı dahilinde yürütmektedir.

Ülkemizden Avrupa Birliği üye ülkelerine yapılan yaş meyve ve sebze ihracatı işlemleri 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve buna bağlı mevzuata göre (Zirai Karantina Yönetmeliği, Zirai Karantina Tüzüğü, Zirai Karantina Numune Alma ve Analiz Yönetmeliği,v.s.) yürütülmektedir.

Yaş sebze ve meyve ihracatı için (ki bunun içinde mantarlar da vardır) ildeki Zirai Karantina Müdürlüğüne, eğer Zirai Karantina Müdürlüğü yoksa Tarım il Müdürlüğüne (Bitki Koruma ġubesi) ihraç edeceği ürün ile ilgili bilgileri içeren dilekçe ile başvuru yapılması gerekmektedir. Söz konusu Müdürlükçe görevlendirilen inspektörler başvurudan sonra ürünü hastalık ve zararlılar yönünden kontrol eder. Ürün Avrupa Birliği’nin zirai karantina istekleri açısından temiz bulunur ise Bitki Sağlığı Sertifikası düzenlenmektedir. (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 2010)

Ayrıca, doğa mantarı ticaretinde bir düzenleme yapılmıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yayımlanan 95/7623 sayılı ihracat Rejimi Kararı kapsamında hazırlanan ihracat 96/31 sayılı ihracı Yasak ve Ön izne Bağlı Mallar Tebliği’nde yer almaktadır. Bu tebliğe göre, doğa mantarı ihracı Ön izne Bağlı Mallar Listesinde yer almakta olup, sadece AB üyesi ülkelere yönelik ihracat için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan ön izin alınması gerekmektedir. Ayrıca, ticarete konu olan her gıda maddesinde olduğu gibi doğa mantarının da gıda güvenliği açısından Türk Gıda Kodeksine uygun olması gerekmektedir.(Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü,Bitkisel Üretim Dairesi, 2010)

Diğer yazılarımızda avrupa mantar tüketim ve üretim analizleri ve ihracat raporları bulunmaktadır, incelemenizi tavsiye ederiz.


AB yönetmeliği ve ülkemizdeki mantar üretim ve ihracat düzenlemesi

Avrupanın en büyük mantar ihracatçısı Hollandanın ve Türkiye ile farkları

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK MANTAR İHRACATÇISI HOLLANDA İLE TÜRKİYE’NİN KARŞILAŞTIRILMASI 
http://www.mantaruretimi.com/mantar/avrupanin-en-buyuk-mantar-ihracatcisi-hollandanin-ve-turkiye-ile-farklari.html

Hollanda ve Türkiye’de Mantar üretimi

Hollanda’da mantar üretimi yapan firmaların sayısı 1990 yılında 790 iken 2003 yılına gelindiğinde 400’e düşmüştür. Üretim ise hemen hemen tamamen kültür mantarlarına (agaricus bisporus) yöneliktir. Çayır mantarları (Field mushrooms-Agaricus campestris), istiridye mantarlar (oyster mushrooms) ve shiitake gibi diğer mantarlar, 2002 yılında toplam 438 mantar firması içinde sadece 8’inde üretilmekteydi.(Berkhout and Van Bruchem,2003)

Firmaların sayısı sürekli olarak azalırken her bir firmanın üretim yaptığı alan orantılı olarak artmaktadır. Bu da üretimde verimliliği arttırmakta ve taze üretim için yüksek kaliteli mantar toplanmasına olanak sağlayan maliyetli bir mantar toplama robotuna dahil olmayı kolaylaştıracaktır. Mekanize çiftliklerde büyüklük arttıkça üretim ve toplama daha verimli hale gelmektedir. Günümüzde mantarların %45’i makine eliyle toplanmakta ve neredeyse sadece endüstriyel amaçlı üretilmektedir. Yaklaşık 100 çiftlikte endüstriyel amaçla üretim gerçekleştirilmektedir. Çünkü bu çiftlikler taze mantar üreticilerinden çok daha büyüktür ve toplam üretim alanının %50’sini temsil etmektedir. Sektördeki toplam üretim 2003 yılında 263 bin tondur. 1995 yılından beri toplam üretim hacmi içinde taze mantarların payı yavaş yavaş artmaktadır. Endüstriyel amaçlı mantar üretiminin payı 1995’te %66’dan 2002 yılında %58’e düşmüştür.

Hollanda’da kültür mantarı üretiminde gerekli kompostu üreten 3 büyük üretici vardır. Bunlardan en büyüğü olan CNC Grondstoffen %50’lik bir pazar payını elinde bulundurmaktadır. Kompost üç aşamada üretilmektedir. İlk aşama saman, tavuk ve at gübresi ve alçı karışımının elde edilmesi ve bu karışıma hava eklenerek sıcaklığın 80 C’ye çıkarılarak fermantasyon işleminin başlatılmasıdır. 1-2 hafta sonra ilk aşama hazır hale gelmektedir. Daha sonra bu taze kompost pastörize edilen ve azot (amonyak) ve zararlı patojenlerden temizlenen başka bir tünele alınmaktadır. Bu ikinci aşamada 6 gün sonra hazır hale gelmektedir. Son adım ise kompostun mantar miseli ile aşılanmasıdır. Böylece yaklaşık 2-3 haftalık bir zaman sonunda üreticilere dağıtılmaya hazır tam gelişmiş kompost (3.aşama) elde edilmektedir. Hollanda’da hali hazırda üç büyük kompost üreticisi firma mevcuttur. Hollanda’da her hafta 12 bin ton tam gelişmiş kompost kullanılmaktadır. Ülkede mantar üretiminde iklimleme otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.

Tam gelişmiş kompost kullanımı, elle toplama çiftlikleri için 12 haftalık mantar üretim sürecini 6-7 haftaya çekmiştir. Mekanize üretim ile bu süre 4-6 haftaya kadar kısaltılabilmektedir.

Hollanda’da elle toplama çiftlikleri ve mekanize çiftlikler birbirinden ayrı tutulmaktadır. İlk grup, işleme endüstrisine daha düşük kaliteli ürün sağlamasına rağmen daha çok taze tüketim için üretim yapmaktadır. Mekanize çiftlikler ise sadece işlenmiş ürün pazarı için üretim yapmaktadır. (Van Galen M.A.et al.)

Hollanda’da yaklaşık 100 çiftlik mekanize durumdadır. 10.000 m2’nin üzerinde bir alanı kapsayan bu çiftlikler, 1200-2400 m2’lik elle toplama çiftliklerinden çok daha büyüktür.(Michielsen,2003)

Mantarların elle toplanması emek yoğun bir süreçtir. Bir kişi her saat yaklaşık 20-30 kg mantar toplayabilir. Ağırlığına ve görünüşüne göre ayırma ve paketleme mantar çiftliğinde yapılmaktadır. Mantarlar, herhangi bir hasarı önlemek maksadıyla doğrudan elle paketlenmektedir. Bununla birlikte mühürleme ve etiketleme işlemi çoğunlukla ticaret şirketlerinin özel paketleme istasyonlarında yapılmaktadır.

Mekanize çiftlikler kompost yakınında mantar kesimi için bir makina bulundururlar. Bu makine her saat 250 kg’ın üzerinde mantar toplayabilmektedir. Mekanize çiftliklerde her 5 haftada bir (toplama ve yeniden doldurma dahil) mantar toplanabilmektedir. Endüstri amaçlı bu mantarlar varillere ayrılır. Bazı çiftliklerde ayırma ve istiflenme de otomatik olarak yapılmaktadır. Toplama işleminin ardından ortam makina ile boşaltılır ve birkaç saat için buharlama yoluyla temizleme yapılır. Eski kompost da bahçıvanlık merkezlerine ve “kompost artığı” gübresi olarak çiftliklere satılmaktadır. (Van Galen M.A.et al.)

Türkiye’de mantar üretiminin %80-85’e yakın kısmı üretim alanı 0-500 m2 arasında olan küçük veya aile işletmelerinde yapılır. Bu işletmeler genellikle ilkel tarzda çalışmaktadır. Yeterli klima sistemleri olmadığından mevsimin uygun olduğu iki döneminde, yani ilkbaharın Mart, Nisan ve sonbaharın Ekim, Kasım, Aralık aylarında üretime girer, bir bakıma mevsimlik çalışırlar. İşletmesi biraz daha ileri durumda olanlar elektrik, odun veya kömür, mazot sobaları yakarak kış aylarını da devreye sokarlar ve Ekim’den Haziran’a kadar tek bir üretim devresi geçirirler. Haziran-Eylül ayları arasındaki çok kuru ve yüksek yaz sıcaklığında üretimlerini durdururlar. Son yıllarda sayıları az da olsa, bazı küçük işletmelerin oda soğutucuları kullandıkları ve yaz aylarında da üretim yaptıkları, yani yıl boyu üretime geçtikleri tespit edilmiştir. Küçük işletmelerin bir çoğu kendi kompostunu kendisi yapma yerine, yakınındaki büyük işletmelerden veya kompost yapıp satan işletmelerden satın almayı tercih ederler. Çünkü kendi kompostunu yapanlar, işletme sermayeleri az olduğundan buharla pastörizasyon sistemini işletmelerine kuramazlar ve kimyasal yolla kompostu dezenfekte etmeye çalışırlar. Kimyasal yolla çoğu kez kompostu hastalık ve zararlılardan tam arındıramadıklarından üretimleri sıkıntıya girer, bazen hiç ürün alamama tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Bu işletmelerde mantar tohumluğu yine dışarıdan satın alınır. Tohumluğun ekimi, birinci misel geliştirme, örtü toprağı hazırlama ve sermeyi kendileri yapar. Bu sırada da hijyenik şartlara tam uymadıklarından ve iklim koşullarını iyi ayarlayamadıklarından misel aşılama ve örtü toprağı serme sırasında ortamı hastalık ve zararlılarla bulaştırırlar. Ortaya çıkacak hastalık ve zararlıları önceden sezinleyemezler, mücadelenin ne zaman, nasıl yapılacağını, önlemlerin neler olacağını tam bilemezler. Bu yüzden mantar üretimleri çoğu kez şansa kalır. Verimleri oldukça düşüktür. Bu işletmelerin mevcut ortalama verimleri m2’ye 100 kg kompost hesabıyla 8-10 kg civarındadır. İşe ilk başlayanlarda ortam hastalık ve zararlılarla bulaşık olmadığı için verim bir iki kez yüksek olabilir ve 10-15 kg/m2’ye kadar çıkabilir. Bu durum bir çok işletmeyi ertesi yıl daha fazla yatırım yapmaya sevk eder.

Türkiye’de ise mantar üretimi son yıllarda bir değer kazanmıştır. Ancak ülkemizde mantar konusunda maalesef istatistiki veriler toplanmamakta ve bu yüzden istatistiki bilgiler mevcut bulunmamaktadır. Elde olunan rakamlar da tahminlere dayanmaktadır.1973’lü yıllarda 2.100 m2 alandan 80 ton ürün alınırken, bu rakam 1983’de 35.000 m2’den 1.400 tona yükselmiştir. Bir on sene sonra yani 1993’de 110.000 m2 alanda 3.500 tona ulaşmıştır. Elde olunan ürünün metre kareye bölünmesinden m2/kg verimin Türkiye standardının çok üstünde meydana geldiği ve 1973’te 38 kg/m2, 1983’te 40 kg/m2 ve 1993’te 31 kg/m2 olduğu görülür. Bu da toplanan istatistiki rakamların yanlışlığını ortaya koymaktadır. Her ne kadar bazı büyük işletmelerde son yıllarda m2’den alınan ürün miktarı 20-25 kg ve hatta 30 kilogramı bulmaktaysa da Türkiye’de küçük işletme sayısının fazla olması ve onların m2’den aldıkları ürün miktarının çok düşük olması genel ortalamayı düşürmektedir.

Fakat ilerleyen yıllarda bulaşıklık artar ve verim büyük ölçüde düşer. Bir çoğu üretim yapamaz hale gelir. İşletme zarar eder ve kapanır. Büyük şehir kenarlarında görülen bu tip işletmeler, her yıl mantar biter gibi açılır ve kapanır. İçlerinden çok azı uzun yıllar üretimde kalır. Bu bakımdan küçük işletmelerin sayısı ve ekim alanları her yıl değişir ve bunların miktarını da istatistiki olarak tespit etmek oldukça güçtür. İşte yukarıda belirttiğimiz istatistiki rakam elde etmenin güçlüklerinden birisi de budur. Küçük işletme sayısının fazla olması, açılıp kapanmalarının tespit edilememesi istatistiki rakam toplamada sorun çıkartır.

İkinci işletme şekli, büyüklüğü yıllık 500-2.000 m2 ekim alanı olan orta büyüklükteki işletmelerdir. Bunların %10-15’lik bir payı vardır. Bir çoğunda klima tesisi bulunur. Bu yüzden yıl boyu üretim yapanların sayısı daha fazladır. Bununla beraber, bu işletmelerde de klimadan yoksun, aynen küçük işletme özelliği gösteren, sadece üretim alanı büyük olan, mevsimlik çalışan işletmeler vardır. Kendi kompostunu yapanlar yanında, dışarıdan satın alanlar da bulunur. Verim, mevsimlik çalışanlarda m2’de 10-15 kg, yıl boyu üretim yapan ve kendi kompostunu kendi temin edenler de ise 15-20 kg arasında oynamaktadır.

Yıllık 2.000 m2’den büyük üretim alanı olan işletmeler ülkemizde büyük işletme kabul edilmektedir. Oysa bir çok ülkede bu sınır orta işletmelerin başlangıç noktasıdır. Büyük işletmelerin payı % 3-5 arasındadır. Bu işletmeler daha çok yıl boyu üretim yapar. % 1-2’sinde sadece mevsimlik üretim görülür. Türkiye koşullarında modern sayılacak konumdadırlar. Isıtma ve soğutma üniteleri, pastörizasyon ve ön misel geliştirme odaları bulunur. İçlerinden bazısı kendi tohumluğunu kendi üretebilecek güçtedir. Bu işletmelerde verim m2’ye 20-30 kg arasında değişir. Bununla beraber bir işletme içinde bile m2’ye verim zamana bağlı olarak değişir. Henüz standart bir üretim sistemi tam oturtulamamıştır. Verim oynaklığında en büyük rolü işletmede çalıştırılan işçinin bilgi derecesi oynar.

Ülkemizde en fazla üretim Marmara bölgesinde yapılır. Bu bölge diğer bölgelere göre % 37,7’lik bir orana sahiptir. Marmara bölgesini %23,3 ile İç Anadolu, %19,9 ile Akdeniz, %14,3 ile Ege Bölgesi izlemektedir. İklim koşulları bakımından mantar üretimine en uygun bölgemiz olan Karadeniz’in ancak %3,9’luk bir payı vardır. Halbuki bu bölgede mantarcılık diğer bölgelere göre daha ekonomik yapılabilir. Gelişmenin kısıtlı kalmasına, kültür mantarcılığının bölgede tanıtılamaması ve üretilen malın pazara ulaştırılamaması sebep teşkil eder.(Günay A., 2000)

Kültür mantarı yetiştiriciliğinin yanı sıra son yıllarda doğa mantarına olan ilgi dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmıştır. Bununla ilgili olarak bazı yörelerimiz ormanlarda kendiliğinden yetişen mantarlarıyla ünlenmeye başlamış ve bu konuda özellikle ormanlarımızda organik olarak mantar yetiştirilmesi konusunda bazı çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

Yaklaşık %50’si yoğun çam ormanlarıyla kaplı Fethiye’nin Yeşil Üzümlü Beldesi, ormanlarda kendiliğinden üreyen kuzugöbeği mantarı ve her yıl 2 Mart’ta düzenlenen kuzugöbeği festivaliyle ünlüdür. Ayrıca, bölgede 8 ay boyunca çok zengin mantar sezonu yaşanmaktadır. Çam boleti (keçeli), Japon matsutaki (günlük taze olarak Japonya pazarlarına Antalya üzerinden yollanmaktadır.), domalan (truffe’lın bir çeşidi), Akdeniz ve Ege bölgemizin gözbebeği Çintar çeşitleri ve onlarca farklı mantar çeşidine ev sahipliği yapmaktadır.(Haber Ekspres, 2010 )

Antalya’nın Manavgat, Gündoğmuş, İbradı ve Akseki İlçelerinde de Nisan yağmurlarıyla çam, meşe, gürgen,dişbudak, elma ve ceviz ağaçları dibinde yetişen kuzugöbeği köylü kadınların gelir kapısı olmuştur.

Ayrıca, Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Yalova Orman İşletme Müdürlüğü ve Tarım İl Müdürlüğü işbirliğiyle Çınarcık iefliği kayın ormanlarında kayın mantarı deneme üretimi yapılmaktadır. Organik kayın mantarı tohumluk miseli (sporu) üretimi çalışmaları sürdürülmektedir. Kayın mantarı saf kültürlerinin üretiminde organik besin ortamları denenmektedir.

Yalova Tarım İl Müdürlüğü laboratuarlarında üretilen kayın mantarı tohumluk miseli kuru dip kütüklere ve kuru gövdelere aşılanmaktadır. Ortalama 3 ay içerisinde kayın mantarı üretilecektir. Yapılan bu aşılardan yıl içerisinde 3 – 4 kez ürün alınması beklenmektedir. Bu misel ile yapılan ekimler sonucu ortalama 5 yıl kayın mantarı üretilebilecektir.

Yalova ormanları doğal bitki örtüsü çeşitliliği ve zenginliği yanı sıra yenilebilen kanlıca, ayı mantarı benzeri mantar türlerini de içinde barındırmaktadır. Bu doğal mantar türleri ıhlamur çiçeği, kestane ve kocayemiş meyvesi ile birlikte

çevre orman köylüsünün geçim kaynaklarından birini oluşturmaktadır.

(www.ogm.gov.tr)

4.2 Hollanda ve Türkiye’de Tüketim



Ortalama bir Hollanda ailesi 2-3 kişiden oluşur. Toplam nüfus 2003 yılında 16,2 milyon, bir başka deyişle 7 milyon aile demektir. (CBS Statline)

2002 yılında ortalama bir Hollandalı aile 2,3 kg. agaricus cinsi (button mushrooms) taze mantar tüketmektedir (haftalık yaklaşık 40 gr.). Miktar geçmiş yıllar boyunca nispeten sabit kalırken fiyatlar artış göstermiştir. Mantar tüketimi, kış aylarında (Ekim-Mart arası) yaz sezonuna göre biraz daha fazla olmaktadır.(Van den Berg and Cadel,2003)

Hollanda’da taze ve işlenmiş olarak özellikle agaricus bisporus cinsi kültür mantarı tüketimi hane başına yaklaşık 3 kg’dır. Bunun da %85’i taze olarak tüketilmektedir. Agaricus bisporus cinsinden başka diğer mantarların tüketimi de ayrıca hane başına 170 gr.dır. Bu son bölüm konserve mantarlar aleyhine hızla artmaktadır. (Van Galen M.A.et al.)

Hollanda’da hane halkı başına yıllık yaklaşık 450 gr. işlenmiş mantar tüketilmektedir. Cam kavanozda agaricus cinsi mantar tüketimi tüm işlenmiş mantar içinde %70’lik bir paya sahiptir. Diğer mantar cinslerinin tüketimi ile ilgili veri mevcut değildir. Ancak oldukça az olduğu tahmin edilmektedir. (Van Galen M.A.et al.)

Türkiye’de kişi başı mantar tüketimi Avrupa ülkelerinin çok gerisinde bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına yıllık mantar tüketimi 3 kilogram iken Türkiye’de bu rakam 250 gramı geçmemektedir.(Korkuteli Gündem Gazetesi,16.04.2010)

Ülkemizde mantar tüketimi bu kadar besleyici değerine rağmen oldukça azdır.

Bu durum ülkemizdeki mantar fiyatlarının yerinde saymasına yol açmakta ve dolayısıyla da mantar yetiştiriciliğinden geçimini sağlayanları zor durumda bırakmaktadır. Bu nedenle ülkemizde mantar tüketme kültürünü geliştirmek ve yurt geneline yaymak amacıyla tanıtım yapılması gerekmektedir.

4.3 Hollanda ve Türkiye’de Mantar İthalat ve İhracat Rakamları





























































































































Tablo.1 Hollanda’nın Mantar İthalatı (ton olarak) 199019952000200120022003
Toplam45,003 32,206 52,842 47,868 46,913 45,853
Taze veya soğutulmuş12,54211,93618,85724,65329,14425,208
Belçika ve Lüksemburg5,96811,12310,83513,44416,29711,193
Polonya4,2621665303,1685,6317,122
Almanya1,0324195,2396,6336,3426,013
Çin02453560190
Fransa1,2261521992009239
Donmuş1,8851,1964,1963,3243,0373,343
Çin223672,8312,6592,0542,691
Almanya1474101,117309622203
Fransa67131111198112248
Belçika ve Lüksemburg6618447103116124
Geçici Konserve24,34110,15411,7857,4736,8279,834
Polonya20,1628,2976,0445,4253,6426,685
Çin7396644,8871,8981,7001,731












Diğer Avrupa mantar araştırmalarımızıda incelemenizi öneririz. Özellikle avrupada mantar tüketimi ve üretimi ayrıca ihracatlar ve ithalatlarda diğer yazılarımızda yer almaktadır.


Avrupanın en büyük mantar ihracatçısı Hollandanın ve Türkiye ile farkları

Mantar sektöründe Avrupa Birliği Normları

MANTAR SEKTÖRÜ İLE ALAKALI AVRUPA BİRLİĞİ NORMU
Taze mantar üretimi ile ilgili Ticaret Normu-AB Yönetmeliği

Kaynak : http://www.mantaruretimi.com/mantar/mantar-sektorunde-avrupa-birligi-normlari.html       www.mantaruretimi.com

AB içerisinde, Agaricus cinsi (kültür mantarları) taze mantarların dış görünüşü, kalitesi ve paketlenmesi ile ilgili belli bir kısım kriterler oluşturulmuştur. Bu standartların amacı, bir yandan taze ve güvenilir ürünler olmasını temin ederek AB tüketicilerini korumak, diğer yandan da Birlik içerisinde ticareti yapılan tüm ürünleri aynı minimum koşullara bağlayarak AB üreticilerini korumaktır. Piyasanın şeffaflığı, sonuç olarak işlem maliyetlerini azaltacak ve ürünün karlılığını arttıracaktır. Bu normlar, AB Ortak Tarım Politikasının bir parçasıdır.

7 Haziran 2002 tarihinde toplanan Komisyon 982/2002 sayılı yönetmelik üzerinde çalışmaya başladı ancak 1 Ocak 2003 tarihinde konu ile ilgili politika tamamlandı. Bu tarihe kadar benzer ulusal yönetmelikler uygulandı.

Kültür mantarları, ekstra, birinci sınıf ve ikinci sınıf olarak üç sınıfa ayrılmaktadır. Minimum standartlar tüm sınıflar için geçerlidir.

AB Yönetmeliği Çerçevesinde Mantar Kontrol Otoriteleri

982/2002 No’lu Yönetmelik normlarına uygun olarak örneğin Avrupa’nın en büyük ihracatçısı Hollanda’da kontrol otoritesi olarak iki ulusal kurum atanmıştır. İlki, Hollanda Tarım, Doğa ve Gıda Kalitesi Bakanlığı, ithal edilen ürünlerle ilgili denetlemeyi yapmakta, ikincisi ise yerli üretimi denetlemekle görevli KCB’dir (Hollanda Sebze ve Meyve Kalite Kontrol Dairesi).

Ancak bir istisna olarak, Fas ve İsrail gibi ülkelere full kalite kontrolü olmaksızın AB ülkelerine ihracat yapma şansı verilmiştir. Bu ülkelerden gelen ürünlere sadece örnek kontrolleri yapılmaktadır. İlke olarak bütün diğer taze mantarların tamamı kontrol edilmelidir. Bununla beraber uygulamada, her bir girişte bu örnekler alınmaktadır. Söz konusu denetim kurumu tarafından verilen sertifika, AB ülkelerine ürünün girişinde ürünle beraber girecektir.

İşleme ve konserve endüstrisine yönelik üretilen mantarlar pazarlama normlarından muaftır. Eğer söz konusu endüstri sertifikasına sahipse, Agaricus (kültür) mantarları dışındaki türler özel normlara tabi değildir. Tabii ki tüm gıda ürünleri, Gıda Sözleşmesi (Food Act) şartları altında belli minimum kalite şartlarına

haiz olmalıdır. Kritik artık düzeylerini aşmamalı, hastalıklardan arınmış ve her hangi bir şekilde tüketici sağlığına zarar vermemelidir.

AB Tarım Komisyon üyesi Franz Fischler, tarım ürünleri ile ilgili sağlık ve bitki sağlığı tedbirlerinin öneminin altını çizmektedir. Çin’deki Avrupa Ticaret Komitesine yaptığı konuşmasında (25 Mart 2004) “ Avrupalı tüketiciler gıda çeşitliliğinin yanında standartların garanti edilmesini de istemektedirler. Bu standartları sağlayamayan ürünler (yetersiz veya etkisiz kontrol mekanizmalarıyla) AB pazarında asla bir yer bulamayacaklar” demiştir. AB ile Çin arasındaki en büyük sıkıntının bu tür tedbirlerin eksikliğinden kaynaklandığını belirtmektedir.

Mayıs 2004’deki genişleme ile birlikte AB pazarının korunması ile ilgili normlar bu yeni katılan üye ülkelerde de uygulanacaktır. Bu üye ülkelerle ticaret yapan üçüncü ülkeler GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) kapsamındaki ticaret kayıpları için tazminata hak sahibi olmaktadırlar.

Mantarlar, Tanımlamadaki şekle uygun olarak bozulmamış olmalı. Çürük, sapında ağır kahverengileşme veya bozulma olan ürünler tüketime uygun değildir. Olması gerekenden başka üzerinde gözle görülür bazı yabancı maddeler taşımayacak ve temiz olacak. Görünüşü taze olacak, mantarın alt kısmının tipik rengine ve/veya ticari görünüşüne dikkat edilmelidir. Pratikte böceklerden arınmış olmalıdır. Anormal nemden arındırılmalıdır. Tuhaf koku ve/veya tat barındırmamalıdır.

Mantarların gelişimi ve şartları, nakliyata dayanıklı ve gideceği yere de en iyi şekilde ulaşacak nitelikte olmalıdır.

Ekstra kaliteli sınıfta olan mantarlar, süper kalitede olmalı ve üzerinde ne ürünün genel görünüşünü etkileyecek ne de kalitesini, kalitesinin muhafazasını ve ambalajdaki sunumunu etkileyecek en ufak bir kusur olmamalıdır. Ayrıca sapı kesik mantarlar saptan iyice arındırılmış olmalıdır. Birinci ve ikinci sınıf mantarların kalite standartları daha esnektir. Yönetmelik ayrıca, paketleme ve markalama konusunda her bir büyüklük sınıfındaki- küçük, orta ve büyük- mantarların minimum niteliklerini ortaya koymaktadır.

Mantar Kalite ve Gıda Güvenliği Kontrol Sistemleri

Yasal Çerçeve

Gıda kalitesi konusu ve ilgili düzenlemeler Avrupa’nın gittikçe büyüyen bir meselesidir. Uluslar arası ticaret, şeffaflık ve düzenleyici kontrolün azalmasına yol açmıştır. Bu nedenledir ki 1992 yılından bu yana Avrupa yönetmeliği, üretici ile tüketilen ürünün kalitesi ile ilgili tüm sorumluluğu üzerine almaktadır.
Kalite Kontrol Sistemi

Uluslar arası Standart Organizasyonu ISO 9000 normları ve ilgili ISO standartları, üretim sürecini kontrol etmek ve sürekli olarak firma performansını geliştirmeye yöneliktir. Bir çok büyük ticaret şirketleri ve mantar üreticileri ISO sertifikasına sahiptir.
Gıda Güvenliği Kontrol Sistemleri-HACCP Sistemi

Gıda ürünleri üreten, nakliyatını yapan veya işleyen tüm firmaların HACCP(Hazard Analysis and Critical Control Points-Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) standartlarına göre bir kalite kontrol planına sahip olmaları zorunludur. Bu zorunluluk, gıda hijyeni ile ilgili AB yönetmeliğinin (EC 93/43) bir parçasıdır.

Yönetmeliğin amacı, hem alt ürün kalitesinden dolayı halk sağlığı ile ilgili riskleri azaltmak hem de gıda güvenliği ile ilgili prosedürleri standartlaştırmaktır. Hollanda, normları belirleyen ve buna göre gıdayı işleyen ve ticaretini yapan firmaları sertifikalandıran ilk ülkedir. GFSI (Global Food Safety Initiative-Global Gıda Güvenliği Girişimi), HACCP normlarının, gıda güvenliği ile ilgili global standartlara uygun olduğuna karar vermiştir. Sonuç olarak HACCP sertifikasına sahip firmalar, dünyadaki tüm perakende kuruluşların yaklaşık %65’inin normlarına uyumlu hale gelmiş olmaktadır.

Sistem, firma bazında tüm olası riskleri tanımlayarak girdiden dağıtıma kadar tüm üretim sürecini kontrol etmeye yöneliktir. Her bir risk için firma, ısı veya kimyasal dengeler gibi kritik kontrol noktalarını belirlemek zorundadır. Ayrıca, kritik kontrol noktalarında bir kusur tespit edilirse bu durumda üretim sürecinin düzeltilmesi için faaliyet planlarının uygulanmasına ihtiyaç vardır. HACCP sistemi aşağıdaki adımlardan oluşmaktadır: Bir tehlike analizi yapmak Kritik kontrol noktalarını (CCP) ve önemli noktaları (PA) tespit etmek CCP’nin kritik değerlerini belirlemek CCP ve PA için bir ölçü sistemi oluşturmak Kusur durumunda gerekli düzeltici faaliyeti hazırlamak HACCP sisteminin etkinliğini sağlamak amacıyla bir prosedür oluşturmak Tüm prosedür ve sonuçların dokümantasyonuna başlamak

HACCP ekibinin oluşumu, görev ve sorumlulukları gibi genel firma bilgisi, ürünler ve süreçler de HACCP planına dahil edilmelidir. Bu sistem, müteşebbisler için bir nevi öz denetim sistemidir. Üretim aşamasını tamamlayıp bitmiş bir ürünün denetlenmesi yerine HACCP sistemi, daha en baştan tüm riskleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu sistem, özellikle üretim aşamalarında gıda güvenliği yönetimine yöneliktir.

Diğer avrupada mantar sektörü analizler ve üretim-tüketim yazılarımızı okumayı unutmayınız…

Kaynaklar; (Van Galen M.A.et al. ), (EU Regulation 982/2002. Official Journal EC 08.06.2002)


Mantar sektöründe Avrupa Birliği Normları

Avrupada mantar tüketimi pazar araştırması

Avrupa Pazarlarında Mantar Tüketimi verileri
Kaynak : http://www.mantaruretimi.com/mantar/avrupada-mantar-tuketimi-pazar-arastirmasi.html

Almanya Mantar Pazarı

Almanya’da mantar tüketimi, %60′ı ev içi tüketim, %40′ı yiyecek servisi şeklindedir. Ev içi tüketimin yarısından fazlası ise hazır konserve ürünler şeklinde olmaktadır. Toplam kültür mantarı tüketimi, 2001 yılı için ev başına 3.7 kilogramdı. Bunun 1.17 kilogramı taze mantar şeklinde tüketildi. ilaveten Almanlar yaklaşık 150 gram da diğer taze mantar türlerinden tüketmektedirler. Taze mantar piyasasında indirimli satış yapan marketlerin payı oldukça fazladır. 2002′de bu pay hemen hemen %50 olmuştur.

Fransa Mantar Pazarı

Taze mantar tüketimi toplam mantar tüketiminin yaklaşık %30‟una karşılık gelmektedir. Donmuş mantar %12 ve %58 de konserve mantarlar Ģeklinde tüketilmektedir. 2000 yılında toplam tüketim hacmi 175 bin tondur. Trend, daha az konserve ve daha çok donmuş mantar tüketimine doğrudur.
ingiltere Mantar Pazarı

ingiliz pazarı büyük bir mantar piyasasına sahiptir. 58 milyondan fazla olan ingiliz nüfusu yıllık 60 milyon kg. mantar tüketmektedir. Son yıllarda bu rakam her yıl %2 gibi artmaktadır. Bu miktar AB ortalamasından fazladır. Talebin %90‟ı taze mantar, %4‟ü donmuş ve %6‟sı da işlenmiş konserve mantarlaradır.



Kaynak; (Van Galen M.A.et al.)


Avrupada mantar tüketimi pazar araştırması
Kaynak : http://www.mantaruretimi.com/mantar/mantar-uretimlerinde-bazi-avrupa-pazarlari-ve-rekabet-durumu.html 
Mantar ithalat ve ihracatı bir çok mantar türünü içermektedir.

Diğer yandan perakende satışı yoluyla taze olarak tüketimi yapılan bir üründür. Bu tür mantarlar hemen her zaman elle toplanmaktadır.

Ancak Avrupa Birliğ’nde taze kültür mantarları AB Pazar standartlarına tabidir. Diğer yandan endüstriyel olarak hazırlanmış ve muhafaza edilmiş (konserve) mantarlar da mevcuttur. ithalatta endüstriyel olarak işlenmiş mantarların en büyük grubunu konserve, cam kavanoz ve kova içindeki mantarlar olusturmaktadır.

ikinci grup ise geçici olarak muhafaza edilen temelde sadece bazı kısımlardan oluşan mantarlardır. Bu mantarlar endüstride bir girdi olarak kullanılmaktadır ve hemen tüketime uygun değildir. Üçüncü endüstriyel mantar grubu ise toptan ve perakende satış için dondurulan mantarlardır. Ticaretin küçük bir parçasını da sirke veya diğer asitlerle korunmuş mantarlar ve kuru mantarlar oluşturmaktadır. En sonuncusu genellikle diğer ürünlerden çok daha pahalıdır.

Avrup’da mantar sektöründe söz sahibi olan sırasıyla Hollanda, irlanda, Polonya, Fransa, Almanya ve ingiltere‟deki mantar ithalat (koyu renk) ve ihracat (açık renk) miktarları ton olarak gösterilmektedir. Avrupa

Birliği ülkeleri arasında mantar ihracatı en fazla olan ülke Hollanda’dır. ingiltere ve Almanya taze mantar konusunda yüksek ithalat miktarları ile en büyük ithalat pazarlarını oluşturmaktadır. irlanda, ingiltere pazarında Hollanda’ın en büyük rakibidir.

Polonya’da Almanya pazarında Hollandanın en büyük rakibi durumundadır.

Diğer yazılarımızda bu ülkelerle ilgili üretim ve tüketim ve ihracat rakamparını ve raporlarınıda yayınladık. Incelemenizi tavsiye ederiz..


Avrupa mantar üretimi ve ihracat-ithalat sektörüne genel bakış

Mantar ithalat ve ihracatı bir çok mantar türünü içermektedir.

Diğer yandan perakende satışı yoluyla taze olarak tüketimi yapılan bir üründür. Bu tür mantarlar hemen her zaman elle toplanmaktadır.


Ancak Avrupa Birliğ’nde taze kültür mantarları AB Pazar standartlarına tabidir. Diğer yandan endüstriyel olarak hazırlanmış ve muhafaza edilmiş (konserve) mantarlar da mevcuttur. ithalatta endüstriyel olarak işlenmiş mantarların en büyük grubunu konserve, cam kavanoz ve kova içindeki mantarlar olusturmaktadır.

ikinci grup ise geçici olarak muhafaza edilen temelde sadece bazı kısımlardan oluşan mantarlardır. Bu mantarlar endüstride bir girdi olarak kullanılmaktadır ve hemen tüketime uygun değildir. Üçüncü endüstriyel mantar grubu ise toptan ve perakende satış için dondurulan mantarlardır. Ticaretin küçük bir parçasını da sirke veya diğer asitlerle korunmuş mantarlar ve kuru mantarlar oluşturmaktadır. En sonuncusu genellikle diğer ürünlerden çok daha pahalıdır.


Avrup’da mantar sektöründe söz sahibi olan sırasıyla Hollanda, irlanda, Polonya, Fransa, Almanya ve ingiltere‟deki mantar ithalat (koyu renk) ve ihracat (açık renk) miktarları ton olarak gösterilmektedir. Avrupa

Birliği ülkeleri arasında mantar ihracatı en fazla olan ülke Hollanda’dır. ingiltere ve Almanya taze mantar konusunda yüksek ithalat miktarları ile en büyük ithalat pazarlarını oluşturmaktadır. irlanda, ingiltere pazarında Hollanda’ın en büyük rakibidir.


Polonya’da Almanya pazarında Hollandanın en büyük rakibi durumundadır.



Avrupa mantar üretimi ve ihracat-ithalat sektörüne genel bakış

21 Şubat 2014 Cuma

Morchella Spp. (Conica)

Morchella Spp. (Conica)
Kaynak : http://www.mantaruretimi.com/mantar/morchella-spp-conica.html

Belkide dünyanın en lezzetli mantar türü. Zehirli olan bir alt türü olduğunu da okumuştum. Aman burayı okuyupta zehirlenmeye falan kalkmayın.Bu mantar türü hakkında bildiklerim tamamen tecrübelere dayanmaktadır ve bilimsel niteliği yoktur. Ayrıca zehirsiz olan türlerinin de pişirilmeden yenilmemesi ve bir oturuşta fazla miktarda tüketilmemesi tavsiye ediliyor.

Toplandıktan sonra bir süre suda bekletilmesi ve iyice temizlenmesi gerekiyor. İçi neredeyse boş ve şapka çukurları oldukça müsait olduğundan, içinde börtü böcek olabiliyor. Yavaş ateşte uzun süre pişirilmesi de verilen tavsiyeler arasında. Buradan ötesini mutfaktan anlayan uzmanlara bırakıyorum.

Denizli’nin Babadağı yaylalarında yıllardır toplanır. Türkiye’mizin farklı yörelerinde de bol bol bulunmaktadır.

Fransız gurmelerin baştacı ettiği, kilosuna onlarca avro verdikleri ve kültür ortamında yetiştirme çalışmaları dünyanın dört bir yanında devam etse de başarılamamış nadide bir tür. Yalnız wiki de okuduğuma göre Fransa’da bunu başarmışlar ve sır gibi saklıyorlarmış, aslı var mı bilmiyorum.

Tübitak’ın internet sitesinden ufak bir bilgi paylaşmak gerekirse;

“Ülkemizde kuzu göbeği mantarı olarak bilinen Morchella spp, doğadan toplanan oldukça değerli bir mantar türüdür. Çam ormanlarında, yol ve akarsu kenarlarında, yanmış orman alanlarında meşe, ayıfındığı, akçaağaç, kayın, dişbudak gibi yaprak döken ağaçların altında, kireçli-kumlu topraklarda tek tek ya da 2-3′lü gruplar halinde yetişir. Bu mantar gördüğü talep üzerine ülkemizin birçok yöresinde bahar aylarında mantar toplama uğraşına neden olmaktadır. Doğada mart-mayıs aylarında yazın geç geldiği yörelerdeyse haziran-temmuz aylarında yetişir. Doğadan toplanan Morchella ihtiyacı karşılamada yetersizdir. Toplama sırasında topraktan misel yumağıyla birlikte sökülmesi giderek azalmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla Morchella’nın yüksek talebini karşılamak için doğadaki populasyonu artırıcı çalışmalar yanında suni üretim teknikleri geliştirilmektedir. Bu konuda pek çok çalışma yapılmaktadır”


Morchella Spp. (Conica)

 Kaynak : http://www.mantaruretimi.com/mantar-yemekleri/2213.htmlhttp://www.mantaruretimi.com/mantar-yemekleri/2213.html

PASTIRMALI KAŞARLI MANTAR DOLMASI


500 gr. mantar

100 gr. kaşar peyniri

50 gr. pastırma

1 tutam maydanoz

2 çorba k. tereyağı

tuz

karabiber

HAZIRLANIŞI:

Mantarların saplarını çıkarıyoruz. Kare tepsiye mantarları ters şekilde diziyoruz. İçlerine tuz ve karabiber atıyoruz. Kaşar peynirini ve pastırmayı küçük küp şeklinde doğruyoruz. Maydanozu da doğruyoruz. Doğradığımız malzemelerimizi bir kasede karıştırıyoruz.

Mantarların içlerine harcı paylaştırıyoruz. Tereyağını eritiyoruz ve kaşık yardımıyla mantarların içine paylaştırıyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişiriyoruz.



Afiyet olsun



Diğer mantar yemekleri tariflerimize göz atmayı unutmayınız


Mantarlı yeşil zeytin salatası

MANTARLI YEŞİL ZEYTİN SALATASI


1 pk. mantar

1 tutam dereotu

1 tutam maydanoz

1 kase yeşil zeytin

1 tutam taze soğan

1 kase çeri domates

1 limon

pul biber

tuz

zeytinyağı


HAZIRLANIŞI:


Mantarları dörde kesiyoruz. Tavaya sıvıyağ dökerek mantarları soteliyoruz. Yeşil zeytinin çekirdeklerini çıkarıyoruz ve doğruyoruz.

Dereotunu, maydanozu, taze soğanı ve çeri domatesleri doğruyoruz. Mantarı, zeytini, domatesi ve doğradığımız yeşillikleri bir kaseye koyuyoruz.


Limonun suyunu sıkıyoruz. Tuzunu ve pul biberini atıyoruz. Zeytinyağını döküyoruz ve karıştırıyoruz. Servis tabağına koyarak servis ediyoruz.


 


Afiyet olsun


 


Diğer mantarlı yemekler tariflerimize bakmayı unutmayınız…


 



Mantarlı yeşil zeytin salatası

Turşulu mantarlı yoğurt salatası

TURŞULU MANTARLI YOĞURT SALATASI


500 gr. süzme yoğurt

1 pk. mantar

1 kase kornişon turşu

5 yeşil biber

1 tutam dereotu

zeytinyağı

tuz


HAZIRLANIŞI:


Mantarları dörde bölüyoruz. Biberleri ayıklayıp iri doğruyoruz. Tavaya sıvıyağ koyarak mantar ve biberi beraber soteliyoruz. Dereotunu ve kornişonu doğruyoruz.Süzme yoğurdu kasede çırpıyoruz. İçine mantar ve biber karışımını koyuyoruz. Dereotunu ve kornişonu da ilave ederek karıştırıyoruz. Tuzunu ve zeytinyağını döküyoruz ve servis ediyoruz.


 



Turşulu mantarlı yoğurt salatası

Mantarlı Brokoli Çorbası

MANTARLI BROKOLİ ÇORBASI


1 çiçek brokoli

1 pk. mantar

2 diş sarımsak

1 su b. et suyu

tuz

su


TERBİYESİ İÇİN:

1 kase süzme yoğurt

yarım limon

2 çorba k. un

1 yumurta sarısı

tuz

su


ÜZERİ İÇİN:

1 çorba k. tereyağı


 


HAZIRLANIŞI: Mantarları küp küp doğruyoruz ve tencereye az sıvıyağ koyup mantarı soteliyoruz. Üzerine sıcak su verip kapağını kapatıyoruz ve pişmeye bırakıyoruz. Karıştırma kabına yoğurdu koyuyoruz. Üzerine limon suyunu sıkıyoruz.


Unu, yumurta sarısını ve tuzu da koyup, çırpıyoruz. Soğuk suyla kıvamını açıyoruz. Bir yandan çırparken bir yandan da az sıcak su ilave ediyoruz ki terbiyemiz elimizin dayanacağı sıcaklıkta olsun. Terbiyemiz sıcak olunca kesilmez. Akıcı kıvamda bir terbiye elde ediyoruz.


Çorbanın içine terbiyeyi dökerken, çırpma teliyle karıştırıyoruz. Çorbamız kaynayınca, küçük doğradığımız brokoliyi de içine atıyoruz ve tekrar kaynatıyoruz. Servis ederken üzerine eritilmiş tereyağı döküyoruz.


 


Afiyet olsun


 


Diğer mantar yemekleri tariflerimize göz atmayı unutmayınız…


 



Mantarlı Brokoli Çorbası

En lezzetli Kurbağa bacağı bizde !

Türkiye’de turistlere hizmet veren oteller dışında tüketimi bulunmayan, ancak Avrupa mutfağında büyük ilgi gören kurbağa bacağı ihracatında, Adana adını dış dünyaya duyuruyor.


Türkiye’nin kurbağa bacağı ihracatı 8 milyon doları bulurken, bunun 5,6 milyon dolarlık kısmını tek başına Adana’da faaliyet gösteren Sasu Su ve Tarım Ürünleri Limited Şirketi karşılıyor.


Su ürünlerinin yanı sıra, kurbağa bacağı ve soslu salyangoz dolması gibi Türk mutfağında tüketimi olamayan iki ürünü yurtdışına pazarlayan Sasu Su ve Tarım Ürünleri Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Alican Yamanyılmaz, Türkiye’den ihraç kurbağa bacağına yurtdışında bir çok ülkeden büyük talep geldiğini söyledi.


Hayatı boyunca hiç kurbağa bacağının tadına bakmadığını ancak bütün tadanlar tarafından çok beğenildiğini belirten Yamanyılmaz, diğer ülkelerden ihraç edilen ürünlerin aksine Türk kurbağalarının tavuk eti gibi bembeyaz olduğunu ve yurtdışında en çok tercih edilenin kurbağanın Çukurova bölgesinden çıktığını kaydetti.


-”EN LEZZETLİ KURBAĞA ADANA’DAN-

Yamanyılmaz, kurbağa ihracatına başlamayla hikayesini şöyle anlattı:


”Daha önceleri narenciye paketlemesi ve ihracatı yapıyorduk, İşler çok iyi değildi, farklı sektör arayışındaydık. İş için Fransa’nın Lion kentine gitmiştik. Orada yemek yemek için restorana girdik, restoranda garsona içinde domuz eti olmayan bir şey istediğimi söyledim. O da seçenekleri sayarken, bana kurbağa bacağını tavsiye etti. Ben de merak ettim kurbağa bacağı hangi ülkeden geliyor diye. Garson bana kurbağaların, Türkiye’den Adana bölgesinden geldiğini en lezzetli kurbağaların o bölgeden çıktığını söyledi. Çok şaşırdım. Sonuçta benim memleketimde böyle bir potansiyel olduğunu bilmiyordum. Türkiye’ye dönünce hemen bu işi araştırdım ve kurbağa bacağı işine başladım. Daha önce yurtdışına kurbağa bacağı satan Türk şirketi ürünleri canlı ihraç ediyormuş. Biz bu işi çok kaliteli bir çıktı haline getirerek bir ilki yaptık ve pazarın yüzde 90′ına yakınını kaptık.”


Kurbağanın çeşitlerinin bulunduğuna dikkati çeken Yamanyılmaz, Adana bölgesinden çıkan kurbağanın ”Herixadanasis” olarak adlandırıldığını ve bunun bilinen diğer çeşitlerinin arasındaki en beyaz etli ve lezzetli olanı olduğunu söyledi.


-PORSİYONU 18-20 EURO-

Çukurova bölgesinden toplanan kurbağaları toplayıcılardan kilogramı 7-8 liradan temin ettiklerini belirten Yamanyılmaz, kışın günde 10-15 kilogram, yaz aylarında da 25-30 kilograma yakın kurbağa toplandığını kaydetti.


İhraç ettikleri kurbağa bacağının yurtdışında porsiyonunun (4 tanesinin) 18-20 eurodan satıldığına işaret eden Yamanyılmaz, yılda 10-15 tona yakın kurbağa bacağını da Antalya’daki turistik otellere sattıklarını bildirdi.


-AMELİYATHANE GİBİ BİR ORTAMDA KURBAĞALAR KESİLİYOR-

Kurbağaların ameliyathaneler gibi son derece hijyenik bir ortamda satışa hazır hale getirildiğini ve kaliteye büyük önem verdiklerini anlatan Yamanyılmaz, ölü kurbağaların zehirli olacağını bu nedenle kurbağaları kesim anına kadar canlı tuttuklarını kaydetti.


Toplayıcıların getirdikleri canlı kurbağaların önce bir havuzda büyüklüklerine göre ayırdıklarını sonra 4-5 dereceli ısının bulunduğu bir bölümde bir süre beklettikleri anlatan Yamanyılmaz, bu derecede kurbağaların bir nevi kış uykusuna yatarak uyuştuklarını ifade etti. Daha sonra da çalışan kadın elemanların makasla kurbağaların kafasını kestiklerini ve içlerin boşaltarak, kurbağaları hazır hale getirdiklerini anlatan Yamanyılmaz, ürünlerin bazılarının kurbağa bacağı olarak, bazılarının da gövde olarak paketlediklerini kaydetti.


-”UCUZ FİYATIYLA YİNE ÇİN DE BU PAZARDA”-

Söz konusu üründe lezzet ve kalite açısından Adana’nın rakipsiz olduğunu belirten Yamanyılmaz, ancak ihracatta rakip ülkeler arasında Arnavutluk ve Çin olduğunu söyledi.


Çin’in yine ucuz fiyatlarıyla bu pazarda da olduğuna dikkati çeken Yamanyılmaz, ancak Çin’den ithal ürünlerin kalitesinin kesinlikle iyi olmadığını ifade etti.


Brezilya, Çin gibi ülkelerde kurbağa besi çiftlikleri bulunduğunu hatta kurbağaların genleriyle oynanarak neredeyse tavuk büyüklüğüne getirildiğini anlatan Yamanyılmaz, Türkiye’deki kurbağaların ise tamamiyle organik olduğunu söyledi.


Kurbağaların Adana, Çukurova Bölgesi Hatay’dan Diyarbakır’a bir alandan toplandığına işaret eden Yamanyılmaz, örneğin Hatay’da Kırkhan Gölbaşı isimli bir köyün en önemli geçim kaynağının kurbağa toplamak olduğunu belirtti.


-MÜSLÜMAN ÜLKELERE DE KURBAĞA BACAĞI İHRACATI-

Yamanyılmaz, kurbağa bacağına en çok talebin Fransa, İtalya,İsviçre, Belçika, Lüksemburg gibi ülkelerden geldiğine işaret ederken bunun dışında Hıristiyan nüfusu da olan Suriye, Lübnan, Dubai gibi ülkelere ihracat yaptıklarını kaydetti. Suriyede de küçük bir tesisleri bulunduğunu belirten Yamanyılmaz, buradan da kurbağa satışları için destek aldıklarını sözlerine ekledi.



En lezzetli Kurbağa bacağı bizde !

Kara Salyangozu üretelim

snail-salyangozMüslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” deyimi çok eskilerde kalmıştır. 30 yıl önce Karadeniz bölgesinde kara salyangozu toplanır ve satılırdı. Samsun’lu işadamı Menteşoğlu’nun salyangoz ihracatından zengin olduğu hep söylenirdi. Karadeniz bölgesinde salyangoz alıp-satan esnaflar vardı. Hatta bazı ilçelerimizde salyangoz işleme tesisleri bile kurulmuştu.


Son yıllarda ise salyangoz ticareti yapılmaz oldu. Çünkü, salyangozlar sınır tanımadan toplanmış, artık doğada salyangoz kalmamıştır. Hatta neslinin tükeneceği bile söylenmişti. Toplanabilecek olanlar da bir tesisin çalışması için yeterli olmamaktadır.


Oysa İç Anadolu’nun çeşitli bölgeleri, Konya ve Adana bölgesinde salyangoz işleme tesisleri halen var. Salyangozlar doğadan toplattırılıyor. Tamamen ihracata çalışıyorlar. Dünya pazarının yüzde 40’ı Türkiye’nin elinde. Başta Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere olmak üzere AB ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, ABD, Japonya, Lübnan, İsviçre, Çin gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. Yılda bir milyon ton gibi bir miktar. İyi bir döviz getirisi sağlıyor. Bu ülkelerde en lüks restoranlarda, en pahalı yiyecekler arasında sayılıyor.


Salyangozlar, canlı, haşlanmış, dondurulmuş, konserve olarak veya boş salyangoz kabuğu olarak ihraç ediliyor. Salyangoz pazarında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Arnavutluk, Litvanya, Letonya, Estonya gibi ülkeler Türkiye’ye rakip olan üreticilerdir. Özellikle Romanya’da salyangoz mamulleri üretimi gelişmiş durumda. Salyangozun sosis, salam, sucuk gibi ürünlerinin yanı sıra, acılı, baharatlı gibi değişik zevklere göre üretimi de yapılıyor. Salyangoz kıyması ve unu da diğer ürünler arasında sayılabilir.


Salyangoz etinin lezzetinin yanı sıra tıbbi olarak insan sağlığına yararları da olduğuna inanılıyor. Sadece dış ülkelerde değil Türkiye’de de menülere girmiş durumda. Datça’da yılda birkaç kez salyangoz yemeği yeniliyor. Bu ilçede salyangoz yemenin basur hastalığına iyi geldiğine inanılıyor. Bazı restoranların menülerinde salyangoz sote var. Özellikle Yunan’lı turistler tarafından beğeniliyormuş.


Sadece yemek olarak değil, son yıllarda krem üretiminde de kullanılıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, dünyada 8 milyon kişi salyangoz kremi kullanmaktadır. Bu kremler ABD ve Avrupa’da 10 yıldır kullanılıyor, Türkiye’de ise bu yıl kullanılmaya başlandı.


Karadeniz bölgesinin iklim, toprak ve bitki örtüsü itibarıyla salyangoz üretimi için son derece uygun olduğu söyleniyor. Daha önce doğada mevcut salyangozlar toplanmakta idi. Oysa, üretim çiftlikleri kurulabilir. Hatta, sera gibi üretim çiftliklerinin de kurulabileceği uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bir zamanlar balık üretme çiftlikleri de yoktu. Ancak şimdi çok yerde balıklar havuzlarda üretiliyor. Neden salyangoz gibi önemli miktarda talebi olan bir ürün çiftliklerde üretilmesin. Ürettiğimizi kendimiz yememiz gerekmiyor. Kısaca, salyangoz işletmeciliği için Karadeniz bölgesi iyi bir kuruluş yeridir.


Karadeniz köylerinde her ailenin salyangoz üretimine ayıracağı bir dönüm arazisi vardır. Bir dönüm araziye 100 bin salyangoz bırakılabiliyor. Her salyangoz 90 ile 110 arasında yumurta bırakabiliyor. Çift cinsiyetli olduklarından hepsi yumurtluyor. Dudak dudağa gelerek çiftleşiyorlarmış. Yılda bir kere çiftleştiklerinde sürekli yumurta bırakabiliyorlarmış. Ortalama 25 gram ağırlıkları oluyormuş. Bir aile yılda 100 bin salyangoz satsa, 2,5 ton yapıyor. Bu rakamın iki üç katı üretilebilir. Önemli bir gelir kaynağıdır. Üstelik iç piyasada tüketilmediğinden, bölgeye doğrudan döviz girdisi sağlar.


Tek yapılması gereken, salyangoz üretilecek alanların ince tel örgü ile çevrilmesi, yumuşak toprak konulması, biraz çalılık olması ve yaz kış çim ekilmesidir. Sera kurularak da üretilebiliyor. Verimi artırmak için bu alanın üzeri kapatılabiliyor. İşçilik sadece toplamak için gerekiyor. Yemek istemiyor, su istemiyor. Hava sıcaklığı -5 dereceye düştüğünde, toprağa giremezse ölüyor. Çok kurak havalarda susuzluktan ölebiliyor. Ancak gerekli önlemleri alarak üretimlerini sürdürmek mümkündür. Değişik türlerini de bölgede üretmek mümkünmüş. Üretilen salyangozlar, kısa dönemde Türkiye’deki diğer işleme tesislerine gönderilebilir. Ama daha mantıklısı, Karadeniz bölgesinde AB standartlarında modern bir salyangoz işleme tesisinin kurulmasıdır. Bu tesislerde 50 ile 150 kişi istihdam edilebilmektedir. Tesislerde dondurma, pişirme, konserve, boş kabuk, baharatlı, dolma gibi ürün çeşitlendirmesine gidilebilir. Hatta Karadenizlinin yaratıcı zekasıyla belki dondurulmuş köftesi, kayganası, hazır çorbası da yapılabilir. Kaliteli üretim yapılarak marka da yaratılabilir. Hatta markası yöresel adıyla “KOHLE” veya “KOHLİS” olabilir. Türkiye’nin salyangoz üretiminde olumlu bir kalite imajı zaten var.


Bu konuda projeler yapılabilir ve teşvik alınabilir. AB fonlarından yararlanılabilir. Mikro kredi uygulaması yapılabilir. Organize Sanayi Bölgelerinde işleme tesisleri kurulabilir. Tarım il ve ilçe teşkilatlarının uzmanları bu konuda yeterli bilgiyi ve eğitimi sağlayabilir. İhracatçı birlikleri dış pazar bulmada yardımcı olabilir. Karadeniz bölgesinde zeki girişimcilerden bir kısmı da bu işi yapabilir. Zahmeti yok, getirisi çok.


Aynı tesislerde deniz salyangozu, kurbağa bacağı, ahtapot, balık gibi ürünler de işlenebilir. Bunlara gelecek yazılarda değineceğim.



Kara Salyangozu üretelim

Salyangoz Nasıl Yetiştirilir, Salyangoz üretimi nasıl yapılır

Salyangoz Nasıl Yetiştirilir, Salyangoz üretimi nasıl yapılır?


Salyangoz Biyolojisi ve Yetiştirilmesi


Salyangozlar simetrik olmayan, genellikle konik bir merkez etrafında dolanan veya kolon halinde tek kabuklu yumuşakçalardır. Kabukları değişik sayıda kıvrımlar içerir. Kabuğun tepesi yassı ve dar, son kıvrımı geniş olup kenarları dairevi, oval ve açıktır.


Salyangozların başı belirli, tentaküllerinde iki göz bulunur. Karın tarafında yassı ve iyi gelişmiş olan ayak sürünerek hareketi sağlar. İç organlar, sırt tarafa kıvrık kabuk içinde bulunur.


Sırt tarafta mantonun değişimiyle oluşan boşlukta solunum organları ile anüs yerleşmiştir. Suda yaşayanlarda bu boşlukta su dolaşımı vardır. Manto boşluğu sırt bölgenin ön tarafına yerleşmiştir.


Kabuğun kule kısmı kıvrımlardan oluşur. Son kıvrım açık olup hayvanın içeri girip çıkmasını sağlar. Son kıvrımın uçları dış dudak olarak isimlendirilir. Kabuğu deliksiz veya delikli olabilir.


Kabuk açıklığı, dairevi, çentiksiz, sifonlu, kabuk açıklığı sağda olanlarda kabuk genellikle soldan sağa, kabuk açıklığı solda olanlarda kabuk sağdan sola dönerek kıvrılır.


Kara salyangozları; oldukça nemli bölgelerde, özellikle bahçelerde yaşayan, başında uzayıp kısalabilen iki çift tentakülü, bir çift gözü ve bir ağzı olan, kuvvetli bir kastan oluşan ayak üzerinde hareket edebilen, mantosu iç organlarını örten, hermafrodit (İki eşeyli), olan yumuşakçalardır.


salyangozÜlkemizde göller bölgesi, Marmara ve Karadeniz’de yoğun olarak toplanıp canlı ve işlenmiş olarak ihraç edilmekte olan salyangozlar;


Şube (Phylum) : Mollusca (Yumuşakçalar)


Sınıf (Classis) : Gastropoda (Karından Ayaklılar)


Alt Sınıf (Subclass) : Pulmonata ( Kara ve su salyangozu)


Aile (Familia) : Helixixidae


Cins (Genus) : Helix


Tür (Species) : Helix pomatia


Helix aspersa


BİYOLOJİSİ


Vücut; deri, kabuk, tül ve balık kulağı denilen ince bir zarla korunur. Hayvanın üzerinde kayarak dolaştığı ayak, kas dalgalanmalarıyla ileriye itilir. Ayağın ön kesiminin yakınındaki bir salgı bezi, sümüksü bir sıvı salar. Bu sıvı salyangozun yolunu yağlar, hareketini kolaylaştırır. Kafa ayaktan belirli bir biçimde ayrılmamıştır. Kara salyangozunda kafada iki çift, diğer türlerde bir çift dokunaç vardır. Kara salyangozunda büyük dokunaçların üstünde gözler bulunur.


Kanı renksiz yapışkan olup, pH’sı 7-8 arasındadır. Havayla temas ettiği zaman oksidasyonla mavi renk alır. Kanı pıhtılaşmaz, yoğunluğu sudan biraz ağırdır. Ve vücut ağırlığının 1/5-1/6 sı kadardır.


Görme, koku alma, dokunma duyuları antenlerinde olup, tad ve koku alma duyusu ile kombine haldedir. İşitme duyusu körelmiştir. Salyangozun yaşamının büyük bir kısmı kabuğunun içinde uyku halinde geçer. Altı aylık kış süresince ve yazın kurak günlerinde kabuğundan dışarı çıkmaz. Ancak yağmurlu ve çiğli gecelerde beslenmek üzere kabuğundan çıkıp gezer.


2.Yaz Uykusu : Salyangoz kurak havalarda kabuğuna çekilir ve uyur. Bu uyku kısa sürelidir. Yağış ve çiğ bekler.


3.Kış Uykusu : İklime göre Eylül sonları ve Ekim başlangıcında uykuya girerler. Mart- Nisan sonuna kadar devam eder. Ülkemizde bazı yıllar Aralık’ta başlar, Mart başına kadar devam eder.


Yaz uykusunu fundalık ve çalılıklarda geçirir. Kış uykusunu ise ağaç kökleri, fundalık ve çalılık dibindeki yumuşak toprağı oyarak içine girip (ağzı yukarı olarak), ağzını epiphrohme zarıyla kapatarak tamamlar. Kışın uygun zamanlarında zarı açarak havayı temizler, İkinci ve kağıt gibi kalınca bir zar daha yaparak iki zar arsında kalan havayı kullanır. Hava kirlendikçe zarları yeniler. Uyanınca derhal taze ve körpe bitkileri yemeye başlar. Bu arada soğuklar olursa ağzını kapatıp bir kenara veya ağaca yapışarak bekler.


salyangoz-çiftliğiÇEVRE KOŞULLARI


Isı :Kışı sert geçen yerlerde killi-sert topraklarda gizlenemediği için ölürler. Isı derecesi -15 C0 ve toprak 25 cem. karla örtülü iken toprak hareketi -1C0 dir. Toprağa giren salyangozlar ölmezler. Kışı açıkta ağaclara yapışarak geçirmek zorunda kalanlar (-4,-5C0 lik) soğukta ölürler. Genellikle yumuşak toprağı tercih ederler. Mayıs ayında yumurtladıktan sonra zayıf düşer. Kuraklık nedeniyle kaybettiği nemi kazanamazsa ölürler


Nem: Nemli yerleri sevmekle beraber, devamlı rutubetli yerlere dayanıklı olmayıp, ıslak bir yerde sürekli kalması halinde kurbağa veremi denilen bir hastalığa tutulurlar. Burgonya cinsinin açlığa dayanma gücü 6-7 aydır.ki bu süre uyku süresinin tamamıdır. Bazı bölgelerde 2-3 sene yaşadığı görülür. En uygun depolama ısısı 0C0 ile -2C0 ler arasındadır.


ÜREMESİ


Salyangozlar hermafrodit (Çift eşeyli) canlılardır. Yani hem dişi ve hemde erkeklik organı aynı hayvanda bulunur. Fakat yine de çiftleşmeleri gerekmektedir. Kıştan çıkan salyangozlar ilkbaharda gece gündüz sürekli körpe filizleri yerler. Çok çabuk gelişirler İki salyangoz yüzyüze gelerek uzuvları sayesinde birbirlerini döller. Her yıl çiftleşmeyebilirler ve Mayıs ayında çiftleşirler. Bir defa çiftleşme ile birkaç yıl yumurtlamaya devam ederler. Çiftleşme Mayıs ve Ağustos aylarında iki defadır. Yumurtlama ise bir defadır. Burgonya cinsi salyangoz çiftleşmeden 12-15 gün sonra, bir başka tür ise 5-8 gün sonra yumurtlar..


Yumurtalarını; koyu- gölgeli çalılıklara ve ağaç köklerine bırakırlar. Kuyunun ağzını ıslak toprakla sıvarlar .Yumurtadan çıkan yavruların yiyeceklerini kolay temin etmeleri için yumurtalarını daima bitkilerin taze ve bol olduğu yerlere bırakırlar. Burgonya cinsi yaklaşık 6 mm çapında 60-90 adet, küçük gri cinsi de 4 mm.çapında 100-110 adet yumurta yapar. Salyangoz yumurtası beyaz renklidir. Yumurtadan yavruların çıkış süresi, Burgonya cinsinde 20-30 gün, küçük gri cinsinde ise 15-20 gündür. Yumurtlayan salyangozlar ağırlıklarını 10-12 gr kaybetmektedirler.


Yumurtadan çıkan yavrular, çıktıkları yumurtaların kabuklarını yerler. Böylelikle hem ilk gıdalarını almış olurlar, hem de kendi kabukları için gerekli olan kalkeri sağmış olurlar. Brogonyalar , iki kış geçirip 2 yaşına geldiğinde yumurtlamaya ve satışa uygun hale gelmeye başlar. Küçük gri cinsi ise sıcak iklimi sevdiğinden Akdeniz Bölgesinde 6 ay sonra yaumurtlamaya başlar. Daha yüksek yerlerde yaşayanları ise 1 yıl sonra ancak yumurtlar ve pazarlamaya uygun hale gelirler.


snails-farmBESLENMESİ


Salyangoz ot yiyen bir hayvan olup ilkbaharda, hele de havaların fazla yağışlı gittiği günlerde durmadan yer, fazla gelen besini depo eder. Çiçekli bitkiler, filizlenmeye başlayan otları, sebze çimlerini, bağların filizlerini de çok severler. Güneşin etkisiyle sertleşen otları yemezler. Zehirli, zehirsiz mantarları, yosun, marul, kıvırcık, salata havuç, şalgam,maydonoz patates,ıslatılmış ekmek ıslatılmış kepek sevdiği besinler arasındadır.


Salyangozlar dilleri üzerinde bulunan törpüye benzeyen birçok küçük sağlam dişleri vardır. Şekil-3 radula yani dişli dil denen bu törpü biçimindeki uzuvlarıyla yaprakları kemirirler. Bir yörede salyongoz olup olmadığını anlamak için, çalı diplerindeki yaprakların kenarlarının içlere doğru kemirilmiş olması onları ele verir. Salyangozun sindirim süresi uzun olmakla beraber bir öğünde kendi ağırlığının %15 oranında yiyecek yiyebilir.


Salyangoz Kültürü


Doğadan çeşitli yöntemlerle (el ile,ağaca monte edilen bakır levhalarla). Bakır levhanın altı 5 cm. genişliğinde 6 cm. uzunluğunda kesilir bilezik şeklinde takılır, levhanın altında toplanan ve geriye gidemeyen salyangozlar toplanır.


Ekonomik anlamda yetiştiriciliği semi-intensif yolla olmaktadır. Bir dönüm araziye m2 ye 100 adet hesabı ile 100.000 canlı salyangoz bırakılır. Arazi 20 şer metrelik parçalara bölünür. Aralarına yollar yapılır. Bulundukları ortama yaz-kış yeşil çim ekilir. Park parçaları dışarıdan gelebilecek düşmanlara karşı çitle çevrilmelidir. Parkta devamlı kontrol yapılmalıdır. Parka çalılık, fundalık geniş yapraklı ağaçlar dikilmeli, yumuşak toprak bulunmalı ve küçük çukurlar açılmalıdır. Açılan çukurlara anaçlar yumurtalarını bırakırlar ve yumurtaların olgunlaşmaları 20-30 gün sürer. Çıkan yavrular yumurtalarının kabuklarını yiyerek beslenirler. Bu beslenmede kendileri için gerekli kalkeri sağlamış olurlar.


Doğadan toplanarak parklara yerleştirilen salyangozlara 26-28 ay sonra satış boyuna ulaşırlar. Bu süre içerisindede devamlı bakım yapılmalıdır. Diğer bir yöntem yine doğadan toplanan salyangozların 10 m uzunluğunda 30-40 cm yüksekliğinde 1-1.5 m genişliğinde büyütme kafeslerine konulur, yumuşak toprak tökülüp çimlerle donatılır. Böylelikle küçük alanlarda yetiştircilik yapılabilir.


Salyangoz yetiştirciliği oldukça risklidir. Çünkü doğadan toplanarak yapılan yetiştirme işleminde fire çok olmaktadır. Salyangozun bulunduğu çevreye uyumun gerçekleşmemesi, düşmanlarının çok olması, yaz aylarının uzun süre kurak gitmesi, sürekli ve şiddetli yağmurlar ve seller nedeniyle kayıplar çok olabilir. Bütün bu olumsuzlukları giderebilmek için parçalara bölünen alanın üzeri tente ile kapatılmalı, kurak geçen mevsimlerde aşırıya kaçılmadan nelendirme yapılmalıdır.


TÜRKİYE’DE SALYANGOZ ÇEŞİTLERİ VE BÖLGELER İTİBARİYLE DAĞILIŞI


Salyongozun son yıllarda gerk canlı, gerek haşlanmış-tuzlanmış et, gerekse konserve halinde ihracaatı artmıştır.


· Bursa Bölgesi: Bu bölgenin salyangozları Burgonya cinsi olup, eti beyaz ve ağzı geniştir.


Fransa’da çok tanınmıştır.


· Bilecik Bölgesi: En ideal Burgonya, Osmaneli ve Vezirhan bölgelerinden toplanmaktadır.


· Ege Bölgesi: Bol miktarda bulunur ve kabukları sert, etleri iyi cinstir.


· Güney Bölgesi: Kabukları sert etleri de beyazdır. Kabukları işleme esnasında kırılmadığından boş olarak birkaç kez kullanılabilir.


· Isparta ve Burdur Bölgeleri : Burgonya çeşidi boldur. Ancak %10-15 kadarı esmer etlidir.


· Cide ve Çaycuma Bölgeleri: Bu bölgedeki salyangozların %45’I Burgonyadır. Ağızları dar olup yerli imalathaneler tarafından alınmaktadır.


Aslında yurdumuzun yağışlı ve sebze bahçeleri olan her yerinde salyangoz bulunmaktadır. Yalnız küçük gri cinsi, Söke ve Milas’ta bulunmaktadır.


KALİTE AYRIMI


Burgonya salyangozları etlerinin rengine göre 3 sınıfa ayrılırlar:


· Ekstra: Ağızları geniş ve yuvarlak, etleri açık gri veya krem rengi olanlar.


· Birinci sınıf: Ağızları geniş ve yuvarlak, etleri pembe, siyahımsı veya beyaz olanlar,


· İkinci sınıf : Ağızları yuvarlak ve geniş olmayan, etlerinin rengi çeşitli alanlar (karışık)


· Küçük gri salyangoz(Petits-gri): Koyu kahverengi, benekli, yeşilimsi ve kırçıl kabuklu, etinin rengi parlak ve çeşitli olan küçük gri salyangozlar tek tip olarak “ naturel” adı altında piyasaya sunulur.


MUHAFAZASI


· Salyangozlar havadar ve soğuk hava depolarında saklanmalıdırlar.


· Frigo-frig araçlarla taşınmalıdır.


· Salyangozların saklandığı depolarda ve taşıtlarda, göztaşı, DDT ve benzeri ilaçlarla kireç ve tuzlu su bulundurulmamalı ve herhangibir amaçla kullanılmamalıdır.


· Depoda ve taşıtta su serpilmemelidir.


PAZARLANMASI


Ürünün pazarlanması aşağdaki şekillerde gerçekleştirilir:


· Canlı olarak


· Haşlanmış ve dondurulmuş et halinde


· Konserve halinde


· Boş salyangoz kabuğu ihracaatı


Canlı Olarak:


İhraç edilecek salyangozu toplattırmadan önce, sağlıklı şartlarda, rutubetsizbir depo hazırlamak gerekir. Depoda daha sonra salyangozları en az 1 hafta bekletmek gerekir. Bu süre içerisinde önceden sürekli dışarıdan besin almış olan salyangozların dışkılarının ihraç sandıklarına bulaşmadan tükenmesi temin edilmiş olur. Çünki dışkıları pis koku vermekte olup, etlerinin acımtırak ve zehirlenmesi ihtimali de bu süre içinde aşılmış olur.


Aralıklı çakılmış 20-25 kg salyangozu rahatlıkla alabilecek hava payı bırakılmış sandıklar, sepetle toplanmış salyangozlarla doldurulduktan sonra depoya taşınır. Özellikle ilkbaharda toplanan salyangozların üstü, yağışlar nedeniyle çamurku olur. Sandıktaki hava payı, salyangozların dışarı çıkma isteği nedeniyle hareketlerini kolaylaştırır. Birbirlerinin üzerlerinde dolaşırlarken, çamurlarını, pisliklerini ve dışkılarını sıyırmış olurlar. Üstteki temiz olanlar alınır. Alttakiler de aynı şekilde temizlenir. Depoda bir haftadan fazla kalmış olan salyangozlardaha sonra boylanırlar ve cinslerine göre ayrılırlar. 28 mm. ve 38 mm.’lik eleklerden geçirilerek ve et renklerine, kabuk ağızlarının büyüklüklerine göre sınıflandırılırlar (Bölüm-8)


Haşlanmış-Dondurulmuş Et Halinde:


Canlı salyangoz ihracatı, en ufak bir ihmalde büyük zararlara neden olduğundan, et halinde ihracata yönelinmiştir. Bu çeşit ihracatta Burgonya türü salyangoz kullanılır. Genel olarak çift kaynatma yönteminde sıra malı 5 kg. Canlı salyangozdan, ortalama 1 kg. Haşlanmış- dondurulmuş et istihsal edilmektedir. Bu tür ihracat, kısa sürede canlı ihracatın kat kat üstüne çıkmış ve ihracat olayını da canlandırmıştır.


Konserve Halinde :


Burgonya türü salyangozlar, toplattırıldıktan sonra aralıklı sandıklara koyularak 4- 7 gün süreyle aç bırakılırlar. Haşlanmış- dondurulmuş et işleminden geçtikten sonra, tuz, karabiber, kekik, defne, anason, karanfil ve bunun gibi aromatik maddelerle ve beyaz şarapla kaynayan 1 litre suya 20 adet hesabı ile etler atılıp 1 saat 15 dakika veya 3 saat pişirilir. Etler çıkarılır, süzülür. Sonra tenekeden yapılmış kutulara 18’er adet konur. Her kutuya 1 karanfil, biraz kekik 1 defne yaprağı konulur. Kutunun havası alınarak kapatılır.Konserve halindeki salyangoz ihracatı kolay ve firesizdir.


Boş Salyangoz Kabuğu :


Haşlanmış- dondurulmuş salyangoz eti ihracatında kabuğunun da gönderilmesi zorunludur. Çeşitli şekillerde hazırlanmış salyangoz etleri, tekrar kabuğuna koyularak servis yapılır. Her kutuya 60-144 adet kabuk yerleştirilir. Salyangoz; içerdiği hayvansal protein ve diğer değerli besin maddeleri nedeniyle bugün ihraç maddelerimiz arasında en fazla aranan ve ısrarla istenen bir üründür.


Özellikle, salyangozun pazarlanabileceği ülkeler arasında; Fransa, Almanya, İsviçre, İtalya, Belçika, Macaristan, İngiltere, Yugoslavya, Avusturya, İspanya, Kuzey Afrika ülkeleri ve Japonya başta gelmektedir.


SALYANGOZUN TIPTAKİ YERİ ve GIDA BAKIMINDAN DEĞERİ


Salyangoz salgısı çok miktarda protein ve azotlu bir maya içermektedir. Salyangoz müzmin bronşite iyi gelmektedir. Ayrıca salgısı kurutularak akciğer veremine iyi gelen helisin imal edilmektedir. Salyangozun kendisinin kurutularak toz haline getirilmiş şekline de helisin denir ve bu kızartılacak etlerde yumuşatıcı olarak kullanılır. Salyangoz; madeni tuzlar, bakır, çinko, kalsiyum, magnezyum ve fosforlu maddeler bakımından zengin olup, çiğ yenen besin maddelerinin ve alkolün sindirilmesinde yararlıdır.


Belirli bir bölgeden 2 yıl devamlı salyangoz toplanması halinde, aynı bölgeden 1 sene geçmeden üçüncü sene salyangoz toplattırılmaması gerekmektedir. Salyangoz ihracatımızın gün geçtikçe artış kaydetmesi üzerine, salyangoz toplattırılması bir çeşit katliam şeklinde devam etmektedir. Bu durum bizi ileride salyangoz bulamamak gibi ciddi bir problem karşısında bırakacaktır. Bunun için daha şimdiden planlı bir şekilde suni salyangoz üretme yoluna gidilmelidir.


Su Ürün. Müh. M. Suat İNAN

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, TÜGEM



Salyangoz Nasıl Yetiştirilir, Salyangoz üretimi nasıl yapılır

Salyangozların işlenmesi, pazarlaması ve satışı

Salyangozların işlenmesi, pazarlanması, satışı


Varsayalım ki, salyangozlarınız olgun ve satışa hazır. Onları kime satmayı düşünüyorsunuz? Yerel pazar küçük: Türkiye’nin mutfak kültüründe salyangoz yoktur. Ayrıca, meşhur olan yerel salyangoz fabrikaları maalesef üretilmiş salyangozlara, yabani salyangozlara ne verirlerse, ayne veriyorlar, üretilmiş salyangozların daha kaliteli olmasına rağmen, yani bu çiftliğinize zarar verir. Buna karşın, muhteşem bir dışpazar vardır. Eğer salyangozlarınızı kendi girişimlerinizle satamazsanız ve bu konuda yardıma ihtiyaç duyarsanız, size hak ettiğinizi veren, güvenilir dış pazarlamacılar ile işbirliği yapmanız gerekmektedir.


Eğer illaki kendi salyangozlarınız satmak isterseniz, lütfen aşağıdaki konuları aklınızda tutun:

Tipik olarak, salyangoz sektöründe genel olarak kaliteye, fiyattan daha çok önlem verilmektedir. Ayrıca, genellersek, yurt dışındaki karasalyangozu sektörünün, geleneksel bir havası vardır. Mesela, müşterinin dilinde kendi bildiği ürünleri geleneksel olarak sunulmasında faydı vardır.


Müşterinin güvenini azanabilmek için, satıçı daima ne taahhüt ederse teslim etmelidir. Dolayısıyla;

1. Potansiyel müşterinizle irtibata geçince, daima ürünlerinizi hazır tutmanızı; (Ne yazik ki, sık sık satmak isteyenler, potansiyel müşterilere belli bir ürün taahhüt ediyor ama söz verdikleri zamanda teslim edemiyor, teknik sorunlar veya anlaşmış oldukları kaliteden farklı bir teslim dolayısıyla müşteriyi kaybediyorlar.)


2. Yerel şartları bilmenizi ve kusursuz olarak onlara uyunmanızı;cidiyetle öneriyoruz.


Bu şartlara uymayınca, çiftçinin ömrü boyunca kötü imajı akılda kalır ve, ayrıca, vatadandaşların imajını bozup, Türkiye’nin potansiyeline büyük zarar verir.



Salyangozların işlenmesi, pazarlaması ve satışı

Salyangoz çiftliği nasıl yapılır, nasıl olmalıdır

•Hangi tür salyangoz çiftliği size uygundur?


•Çiftliğinizin tasarımı nasıl yapılır?


•Çiftliğinizin inşaatı için gerekenler nelerdir?


Çiftliğin işletilmesi nasıl yapılır?


•Salyangozların işlenmesi, pazarlanması, satışı için neler yapılmalıdır?


Hangi tür salyangoz çiftliği size uygundur?


Tabi, salyangoz yetiştirciliği konusuna girerken, ilk soruların biri, yatırım ve işletme masrafları nedir, ve kar nedir? Ancak, bu sorular sadece çiftliğin tipi ve ölçüğine göre cevaplanabilir. Bu iki faktör gene birçok başka parametrelere bağlıdır.


Çiftlik tipi: Genel olarak, beş tür salyangoz çiftliği vardır. Onlar tamamen açıkhavada organik sistemden, tamamen kapalı sanayısel sisteme kadar değişiklik gösterir. Tamamen açık havalı organik çiftlikler, çok arsa ama az yatırım ve işletme masraflar ister. Ayrıca, %20 verimliği ile en düşük performansı göstermektedir. Esas çiftliğe 150 000 TL’yi ve senede üretime 50 0000 TL yatarak, 15 dönümlük arsanın yıllık cirosu yaklaşık 100 000 TL’dir. Aynı kapasiteli ama yarı kapalı bir sistem için daha az yer gerekmektedir ama yatırım ve üretim masrafları, kullanılan teknolojilere göre, 3 kata kadar artabilir. Cirosu da ona göre 3-10 kata kadar yüksektir.


Seminerde, çiftlik tipleri ve özellikleri ayrıntılı olarak açıklanacaktır.


Çiftlik ölçüsü: Profesyonel (hayatınızı sadece bu işle kazanmak amaçlı) bir çiftlik hedefliyorsunuz, mevcut gelirlerinize ek para getiren küçük bir çiftlik istiyorsunuz, yada sadece hobi/spor olsun ve ayrıca biraz cep harçlığı getiren bir çiftlik kurmak istiyorsunuz? Buna göre ve üretim ve geliştirme planları ile beraber, en uygun çiftlik tipi ve ilgili teknolojiler tespit edilecektir.

Daha yeni başlayanlara /acemilere küçük çiftlik ile başlamasını ve kademe kademe belli bir geliştirme planına göre büyümesini öneriyoruz. Bu şekilde çiftçi işi fazla zarar görmeden doğru düzgün öğrenip büyütebilir.


Hangi çiftlik tipi ve ölçüsünün en uygun olduğunu, aşağıdaki parametrelere bağlıdır:

İklim: Verimli çiftçiliği yaratan teknolojilerin tespit edilmesi için, isı, yağmur, nem, aydınlık, güneş yoğunluğu, ve rüzgar miktarları ve oranları kritik parametrelerdir. Dolayısıyla, ayrıntılı olarak aylık ilklim bilgileri gerekmektedir.


Bölgenizin ayrıntılı aylık iklim bilgileri, küçük ücret karşılığında Devlet Meteorolojik Enstitüsü’nden elde edilebilmektedir (www.meteor.gov.tr)


Seminerde ve çiftliğinizin tasarlarken çiftliğin, iklim şartlarının ihtiyaçlarına göre düzenlenmesine çok dikkat verilecektir.


Arsa özellikleri: Arsa ebadı, geometrisi, eğimi, altyapısı (depolama, elektrik, su, giriş, drenaj, vb), toprak özellikleri (kum/kil/mil oranı, pH, kimyasal maddeler, vb), yakın civarda bitkilendirme (ağaç vb) ve nesneler (bina vb) varolan tüm parametreler, çiftlik tipi, geliştirme planı, ölçeği ve gereken yatırımları etkiler.


Size uygun bir çiftlik tipi önerebilmek için, tüm bu parametrelerin tespit edilmesi gerekmektedir. Toprak analizi ve günlük su miktarının tespit edilmesi bunun kapsamına girmektedir.


Üretim planı: Hedeflenen ürün türü ve üretim kapasitesine göre, çeşitli üretim aşamalarına göre tesislerin ebatları ve özellikleri değişir. Örnek olarak, belli bir kapasite kapsamında, maksimum pazarlanacak salyangoz miktarı hedeflenirse, ona göre çoğaltma ve büyüme alanlarının oranları belirlenecektir. Eğer tükenilecek yumurta da toplanılırsa, çoğaltma alanı büyüyecek ve büyüme alanı küçültülecektir. Veya, daha basit, eğer yavurların diğer çiftçilere satılması hedeflenirse, hiç büyüme alanına ihtiyaç kalmayacaktır.


Üretim teknikleri: Çiftlik tipi ve ölceği, ilklim parametreler, bütçe, vb parametrelere göre, çeşitli uygun çiftlik tipleri mevcuttur. Örnek olarak, küçük ölçekli ağaçla doldurulmuş çiftlikler için, pratik ve sistematik galvanizli halka sistemi uygulanabilir. Bu sistem, çiftliği kademe kademe büyütmek için çok uygundur. Diğer tarafta, çiftlik çok büyüyünce, bu sistem pahalı olur. Eğer geleneksel ve yüksek verimli bir çiftlik düşünülürse, birkaç katlı bir sistem kullanılabilir. Salyangozların kaçmasına karşı çeşitli sistemler mevcuttur. Hep farklı etkiyle (kapalı kutular dışında hiç bir sistem kaçmasına karşı %100 garanti veremez) ve farklı fiyatlar ile. Aynısı sulama sistemleri için geçerlidir. İklim şartlarına göre belli bir sera sistemi gerekebilir.


Salyangoz türleri: Bu çok önemli olan parametre, acemiler tarafından bir türlü tamamen değerlendirilemiyor: hangi tür salyangoz üretmeyi hedefliyorsunuz? Mehşur doğamızda yaygın bulunan Türk salyangozumuz olamaz! Bu tür üç senede ancak olgun hale girer, az yumurta bırakır, ve zorla çiftlik halinde yaşar. Yetiştircilik için birkaç başka tür düşünülmesi gerekmektedir, ve hangi tür seçilirse çiftlik şartları ona özel düzenlenmesi gerekmektedir!


Bir sorun daha: ilk anaç salyangozları nereden alıyorsunuz?

Seminerde, çiftliğe uygun salyangoz türleri değerlendirilecek. Onların da nereden toplanılabilir olduğu gösterilecektir.


Ürün: Salyangoz, yumurta, yada salgısı? Eğer salyangoz ise, organik mi geleneksel mi? Canlı mı pişmiş mi? Tadı, müşterinin isteğine göre mi, ya da raftan? Yavruların satılışı bile bir seçenektir, veya tüm bu çeşitli ürünlerin kombinasyonu. Hedeflenecek ürünler, çiftlik tipi, gereken tesisler, ve üretim için uygun olan malzemeler ve yemleri belirtleyecektir.


Seminerde, ürün türleri ve nasıl pazarlanacakları değerlendirilecektir. Hedeflenecek ürün, pazarın isteğine göre olması şarttır!


Seminerde, dünyadaki pazarlar sunulacak, onların özel istekleri, ve buna göre bu pazara nasıl girilebilir, tartışılacaktır.


Küçük çiftçiler, yeni başlayanlar ve acemilere bu konuda güzel bir alternatifi sunulmaktadır: MAKU veya La Belle Etoile gibi üretim merkezleri ile çalışarak, onların sadece yavruları büyütüp olgun olunca satmasını öneriyor. Bu şekilde, riskli ve yatırım isteyen üretim aşamalarından kaçıp, ilgi gereken teknoloji de vazgeçerek kolay para kazanma fırsatı oluyor.


Geliştirme planı: Eğer kaynaklarınız sınırlı ise (mesela, küçük bütçe veya az anaç), ilk etapta küçük ve zaman içinde büyüyecek bir çiftliğe başlamayı düşünebilirsiniz. Baştan bu büyüme planı tasarlanırsa, bu çok verimli bir şekilde yapılabilir. Düzgün yapılmayınca, tam tersisi de olur: plansız büyüyünce, tüm altyapılar ve binaların çok değiştirilmesi gerekmektedir, bununla büyük masraflar gider ve, ayrıca, mevcut üretim engelenebilir.


Gerçekte, Türkiye’de salyangoz yetiştirciliği ile ilgili zaten çok az deneyim olduğundan, bu sektörün riskli olduğu varsayılır. Dolayısıyla, küçük ölçekli başlamak sağlam ve güvenli bir adımdır: risk almadan iş de öğrenilmiş olunur.


Bütçe: Deneyimimize göre, çiftçinin bütçesi üstteki parametrelere göre, ve çiftçinin projeye olan güveniyle orantılı olarak, büyüyor veya küçülüyor, tam çiftçinin projeye güvenine kadar. Yine, insanların bu sektörle ilgili az bilgisi olduğundan küçük bütçeyle başlaması önerilir.


Proje bütünleşmesi: En geniş kapsamlı çiftlik, üretim mekanları, kuluçkahane, büyüme, soğutma ve işletme mekanlarına sahiptir. Ne kadar görevler şirket kapsam içindeyse, iş o kadar karlı oluyor. Diğer tarafta, yüksek bir bütünleşme oranına da yüksek yatırım ve adam saat gerekmektedir ve ayrıca riskleri artırır. Çiftçi, bütçeye, risklere, bilgisine, imkanlarna göre, teknik ve parasal olarak hangi bütünleşme oranının uygun olduğuna karar verecektir.


Seminerde, alternatif çiftlik stratejileri sunulacaktır. Alternatiflerin riskleri ve yatırım ihtiyaçları, ve gereken teknik bilgiler değerlendirilecektir.


Artık, “bir metre kareye kaç salyangoz düşer?” veya “10 dönümlük çiftlik için ne kadara mal olur?” gibi sorulara basit bir cevap olmadığı anlaşılmış olmalı.



Salyangoz çiftliği nasıl yapılır, nasıl olmalıdır