“Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” deyimi çok eskilerde kalmıştır. 30 yıl önce Karadeniz bölgesinde kara salyangozu toplanır ve satılırdı. Samsun’lu işadamı Menteşoğlu’nun salyangoz ihracatından zengin olduğu hep söylenirdi. Karadeniz bölgesinde salyangoz alıp-satan esnaflar vardı. Hatta bazı ilçelerimizde salyangoz işleme tesisleri bile kurulmuştu.
Son yıllarda ise salyangoz ticareti yapılmaz oldu. Çünkü, salyangozlar sınır tanımadan toplanmış, artık doğada salyangoz kalmamıştır. Hatta neslinin tükeneceği bile söylenmişti. Toplanabilecek olanlar da bir tesisin çalışması için yeterli olmamaktadır.
Oysa İç Anadolu’nun çeşitli bölgeleri, Konya ve Adana bölgesinde salyangoz işleme tesisleri halen var. Salyangozlar doğadan toplattırılıyor. Tamamen ihracata çalışıyorlar. Dünya pazarının yüzde 40’ı Türkiye’nin elinde. Başta Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere olmak üzere AB ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, ABD, Japonya, Lübnan, İsviçre, Çin gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. Yılda bir milyon ton gibi bir miktar. İyi bir döviz getirisi sağlıyor. Bu ülkelerde en lüks restoranlarda, en pahalı yiyecekler arasında sayılıyor.
Salyangozlar, canlı, haşlanmış, dondurulmuş, konserve olarak veya boş salyangoz kabuğu olarak ihraç ediliyor. Salyangoz pazarında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Arnavutluk, Litvanya, Letonya, Estonya gibi ülkeler Türkiye’ye rakip olan üreticilerdir. Özellikle Romanya’da salyangoz mamulleri üretimi gelişmiş durumda. Salyangozun sosis, salam, sucuk gibi ürünlerinin yanı sıra, acılı, baharatlı gibi değişik zevklere göre üretimi de yapılıyor. Salyangoz kıyması ve unu da diğer ürünler arasında sayılabilir.
Salyangoz etinin lezzetinin yanı sıra tıbbi olarak insan sağlığına yararları da olduğuna inanılıyor. Sadece dış ülkelerde değil Türkiye’de de menülere girmiş durumda. Datça’da yılda birkaç kez salyangoz yemeği yeniliyor. Bu ilçede salyangoz yemenin basur hastalığına iyi geldiğine inanılıyor. Bazı restoranların menülerinde salyangoz sote var. Özellikle Yunan’lı turistler tarafından beğeniliyormuş.
Sadece yemek olarak değil, son yıllarda krem üretiminde de kullanılıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, dünyada 8 milyon kişi salyangoz kremi kullanmaktadır. Bu kremler ABD ve Avrupa’da 10 yıldır kullanılıyor, Türkiye’de ise bu yıl kullanılmaya başlandı.
Karadeniz bölgesinin iklim, toprak ve bitki örtüsü itibarıyla salyangoz üretimi için son derece uygun olduğu söyleniyor. Daha önce doğada mevcut salyangozlar toplanmakta idi. Oysa, üretim çiftlikleri kurulabilir. Hatta, sera gibi üretim çiftliklerinin de kurulabileceği uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bir zamanlar balık üretme çiftlikleri de yoktu. Ancak şimdi çok yerde balıklar havuzlarda üretiliyor. Neden salyangoz gibi önemli miktarda talebi olan bir ürün çiftliklerde üretilmesin. Ürettiğimizi kendimiz yememiz gerekmiyor. Kısaca, salyangoz işletmeciliği için Karadeniz bölgesi iyi bir kuruluş yeridir.
Karadeniz köylerinde her ailenin salyangoz üretimine ayıracağı bir dönüm arazisi vardır. Bir dönüm araziye 100 bin salyangoz bırakılabiliyor. Her salyangoz 90 ile 110 arasında yumurta bırakabiliyor. Çift cinsiyetli olduklarından hepsi yumurtluyor. Dudak dudağa gelerek çiftleşiyorlarmış. Yılda bir kere çiftleştiklerinde sürekli yumurta bırakabiliyorlarmış. Ortalama 25 gram ağırlıkları oluyormuş. Bir aile yılda 100 bin salyangoz satsa, 2,5 ton yapıyor. Bu rakamın iki üç katı üretilebilir. Önemli bir gelir kaynağıdır. Üstelik iç piyasada tüketilmediğinden, bölgeye doğrudan döviz girdisi sağlar.
Tek yapılması gereken, salyangoz üretilecek alanların ince tel örgü ile çevrilmesi, yumuşak toprak konulması, biraz çalılık olması ve yaz kış çim ekilmesidir. Sera kurularak da üretilebiliyor. Verimi artırmak için bu alanın üzeri kapatılabiliyor. İşçilik sadece toplamak için gerekiyor. Yemek istemiyor, su istemiyor. Hava sıcaklığı -5 dereceye düştüğünde, toprağa giremezse ölüyor. Çok kurak havalarda susuzluktan ölebiliyor. Ancak gerekli önlemleri alarak üretimlerini sürdürmek mümkündür. Değişik türlerini de bölgede üretmek mümkünmüş. Üretilen salyangozlar, kısa dönemde Türkiye’deki diğer işleme tesislerine gönderilebilir. Ama daha mantıklısı, Karadeniz bölgesinde AB standartlarında modern bir salyangoz işleme tesisinin kurulmasıdır. Bu tesislerde 50 ile 150 kişi istihdam edilebilmektedir. Tesislerde dondurma, pişirme, konserve, boş kabuk, baharatlı, dolma gibi ürün çeşitlendirmesine gidilebilir. Hatta Karadenizlinin yaratıcı zekasıyla belki dondurulmuş köftesi, kayganası, hazır çorbası da yapılabilir. Kaliteli üretim yapılarak marka da yaratılabilir. Hatta markası yöresel adıyla “KOHLE” veya “KOHLİS” olabilir. Türkiye’nin salyangoz üretiminde olumlu bir kalite imajı zaten var.
Bu konuda projeler yapılabilir ve teşvik alınabilir. AB fonlarından yararlanılabilir. Mikro kredi uygulaması yapılabilir. Organize Sanayi Bölgelerinde işleme tesisleri kurulabilir. Tarım il ve ilçe teşkilatlarının uzmanları bu konuda yeterli bilgiyi ve eğitimi sağlayabilir. İhracatçı birlikleri dış pazar bulmada yardımcı olabilir. Karadeniz bölgesinde zeki girişimcilerden bir kısmı da bu işi yapabilir. Zahmeti yok, getirisi çok.
Aynı tesislerde deniz salyangozu, kurbağa bacağı, ahtapot, balık gibi ürünler de işlenebilir. Bunlara gelecek yazılarda değineceğim.
Kara Salyangozu üretelim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder